Bugün “28 Şubat.”

Bundan tam 22 yıl önce “demokrasiye balans ayarı” yapmak için sözde “post modern darbe” yaptıklarını söyleyenler arkalarında “kara bir leke” bıraktı.

Sözde “irtica ile mücadele” adı altında yapmadıkları kalmadı.

Başörtülü kızlarımıza, inançlı insanlara, dine ve Kur’an’a sistemli bir saldırı yapıldı.

Mütedeyyin dediğimiz inançlı insanlara resmen maddi ve “manevi işkence” edildi.

Öyle yöntemler uygulandı ki, yuvalar yıkıldı.

Aileler dağıldı.

Hatta “28 Şubat” zulmüne dayanamayan nice suçsuz insan “intihar” etti…!

***

Şimdi burada 1997 yılının 28 Şubat’ına gelene kadar yaşanan rezillikleri alçaklıkları anlatacak değilim.

Zira 28 Şubat ile ilgili olarak çok sayıda doküman ve görüntü hala sosyal medya hesapları üzerinde mevcuttur.

Özellikle bugün 20’li yaşlarda olan gençlerin ve 28 Şubat’ı yaşayıp da unutanların bu haber ve görüntüleri tekrar izlemelerinde yarar var diye düşünüyorum…!

***

“28 Şubat” sürecinde mağdur olanlar arasında bizler de vardık.

Yani “28 Şubat” sürecinden biz de nasibimiz aldık.

Çok da sıkıntılar çektik.

Neredeyse yaptığımız her haberden dolayı soruşturma geçirdik.

Ekonomik olarak da neredeyse “gırtlağımıza” basıp boğazımızdaki lokma alındı.

Elimizdekini, avucumuzdakini satıp ayakta kalmaya çalıştık.

Hiç unutmam;

“28 Şubat’tan” birkaç ay önce aldığım “dizüstü bilgisayar” vardı.

Parasızlıktan taksitini ödeyemedim.

Taksitler birikip üzerine bir de “yüzde 200-300” hatta “500’leri” aşan devalüasyon farkları eklenince aldığım o “dizüstü bilgisayar” bana bir ev parasına mal olmuştu…!

***

Malum;

“28 Şubat” döneminde bizler “İhlas Haber Ajansı’nın” Bölge Müdürü olarak görev yapıyorduk.

O dönemde “İhlas Holding’e”, “FETÖ” destekli öyle bir “kumpas” kuruldu ki içlerinde bizlerin de bulunduğu binlerce insan mağdur edildi.

Hele “İhlas Finans’a” planlı olarak operasyon çekilince mevduat sahiplerinden çalışanına kadar herkes sıkıntıya girdi…!

***

Gerçi o dönemde birçok banka battı.

Hatta bu bankaların içi darbeciler tarafından resmen boşaltıldı.

Sonra da bu bankaların mevduat sahiplerine olan borçları devlet tarafından üstlenildi.

Dolayısıyla banka patronları mevduat sahiplerine tek kuruş borçlanmadan “tereyağından kıl çeker gibi” borçlardan sıyrıldı.

Bir tek Allah rahmet eylesin Enver Ören ağabey, “İhlas Finans’ın” borçlarını kendi üstlendi.

O da diğer banka sahipleri gibi “İhlas Finans’ın” borcunu devlete yıksaydı, hayatının son günlerinde yaşadığı o sıkıntıları çekmezdi…!

***

Netice itibariyle “28 Şubat” sürecinde bu ülkede sıkıntı çekmeyen, zulüm görmeyen Müslüman kalmadı.

Dolayısıyla “28 Şubat” ile ilgili her Müslüman’ın mutlaka çektiği bir sıkıntı vardır.

Şahsen takvimler her yıl “28 Şubat’ı” gösterdiğinde o dönemi hatırlamamak için kendimi başka şeylerle avutmaya çalışıyorum ama olmuyor.

Keşke diyorum;

Şu “28 Şubat” bizim resmen “darbe” dediğimiz, başkalarının ise “post modern darbe” diyerek geçiştirmeye kalktıkları alçaklık “29 Şubat’ta” olsaydı.

Hiç olmazsa 4 yılda bir hatırlar ve her sene aynı acıları tekrar yaşamazdık…!