Tarihin garip bir tecellisidir ki, zirvede ki bütün büyük liderler bulundukları yerde yalnızdırlar.
Bütün büyük liderlerin, ne kadar çok seveni varsa, o kadar da çok nefret edeni vardır.
Lider, ne kadar büyükse, ne kadar güçlü ise, O’na olan nefret, o ölçüde artar ve şiddetlenir.
Recep Tayyip Erdoğan'a da tarihte az rastlanır bir kin ve düşmanlık vardır.
"Höt" dendiğinde, korkup kaçan değildir Erdoğan ve kendisine omuz vurulduğunda, mücadeleyi bırakıp giden değildir.
Türk siyasi tarihini İzzet Hoca olarak çok iyi bilirim.
Emsali yoktur Tayyip Erdoğan'a kurulan tuzakların. Türk Milleti, dahilde haini çok bulunan bir millettir ve garip de bir durumdur bu.
Recep Tayyip Erdoğan, dahildeki hainlerle boğuşurken, yedi değil, 70 düvel birden saldırıya geçti ve emsali yoktur böyle düşmanlığın.
Pis yılan gibi, gizli saldırmıyorlar artık...
Hırlarlar iken, 32 dişi tekmili birden gösteriyorlar...
Geçen 15 yıla nice hainlikler ve nice ne kahpelikler sığmadı ki...
Daha Başbakan olur olmaz...
Dahildeki vesayetçiler çıkardı azı dişlerini ve kaba kuvvet gösterisi ile geri adım attıracaklarını sandılar.
Daha sonra, hatırlayın sözde Cumhuriyet(!) yürüyüşlerini...
O yürüyüşler, pespaye bir kabadayılıktı.
Hatırlayın 27 Nisan e-muhtırasını, devamını getirmeye yürekleri yemedi.
Yarım ağız bir diş gösterme ve bir hırlama hali oldu...
Anayasa Mahkemesi ihanetini hatırlayın...
Meclisi kilitlemek için alınan rezilce kararı hatırlayın…
O Anayasa Mahkemesi üyelerinin hepsi, tekmili birden tutuklanması gerekirdi. Şimdi konjonktür uygun değil...
Yine Anayasa Mahkemesi'nin haince AK Parti'ye kapatma davası kumpasını hatırlayın ve bu kapatma davası bir askeri darbe kadar, alçakça bir girişimdir.
Anayasa Mahkemesi üyeleri eli ile Anayasa İhlali suçudur o kapatma savası...
Vural Savaş...
Sabih Kanadoğlu...
Abdurrahman Yalçınkaya…
Hala ellerini kollarını sallayarak geziyorlar ya...
Kanıma dokunuyor.
Hatırlayın Gezi ihanetini...
O ne alçakça bir kalkışmaydı...
Tekmili birden, başta Almanya ve bütün emperyal güçler ardındaydı.
Onu bile Recep Tayyip Erdoğan çiğneyip geçti...
Hatırlayın MİT Müsteşarını ifadeye çağırma ihanetini...
Hatırlayın 17/25 Aralık ihanetini…
Ve O ihanete katılan hakim ve savcıları...
O ihanete katılan polis müdürlerini...
Bırakın yargılamayı, cürmü meşhutla, bunların tamamının infaz edilmesi gerekirdi...
15 Temmuz'u hatırlamanıza gerek var mı ki?
Vatan'a ihanetin zirvesi odur...
Yine, Meral Akşener hareketi.
MHP'de basit bir Genel Başkanlık yarışı değildir ve ihanetin bir ayağı da odur...
Bu kadar ihanete uğramış bir lidere, yani Recep Tayyip Erdoğan’a acaba biz, yeterince sahip çıktık mı?
Yeterince ardında durduk mu?
15 Temmuz sonrasını örnek göstermeyin bana...
Kuru kalabalıkları...
Kuru şovları bana örnek göstermeyin...
Biz, Recep Tayyip Erdoğan'a yeterince sahip çıkamadık...
Hala bazı eblehler!..
Hala bazı geri zekalılar...
16 Nisan'ı, Tayyip Erdoğan kendi nefsi için istediğini sanıyorsa yazıklar olsun öyle düşünenlere!..
Veyl olsun onlara!..
Recep Tayyip Erdoğan'ın ulaşmayı düşüneceği bir makam yoktur artık.
Bir faninin sahip olacağı her makama sahip olmuştur.
O, sadece ülkenin geleceğini ve vatanın yarınını düşünüyor...
İblisin torunları da ona kulp takıyor...
Allah, sizin cezanızı verecek!
Hem de Ebulehep gibi...
Soyunuz kurusun sizin!
Görmüyor musunuz?
Avrupa'nın 5 milyon satan gazeteleri, Türkçe başlıkla çıkıyor...
Avrupa tarihinde ilk defa, Katolik'i, Protestan'ı, Ortodoks’u ve bütün devlet başkanları Papa'nın etrafında halka oluyor, gövde gösterisi yapıyor...
Haçlı seferlerinden bu yana ilk defa oluyor.
Mecazen, bunu dahi göremeyen gözü, yüce Rabbim, tez zamanda, ebedi görmez etsin!
Tam sahip çıkamadık bu yiğit adama...
Eğer bu referandumda da yalnız bırakırsak…
Yazıklar olsun! (İzzet Dönmez)
Sağlıcakla kalın…
 
NOT- Meslektaşım Hüseyin Cumalı’nın annesi Nazlı Cumalı vefat etti. Merhumeye Allah’tan rahmet, ailesine ise başsağlığı diliyorum.