Büyüklerimizin eski Ramazan anılarını çok dinledik ve okuduk.

Zaten, “nerede o eski Ramazanlar” deyimi de gördüğümüz, duyduğumuz, okuduğumuz o güzelliklerden geliyor.

Ancak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bir Rum’un ağzından Ramazan hatırasını okumak bir başka oluyor.

Geçen gün Türkiye Gazetesi Takvim yaprağında bir Rum’un Ramazan anısı vardı.

Çok hoşuma giden bu yazıyı sizlerle de paylaşmak istedim…!

***

“Biz İstanbullu Rumlar için bir zamanlar Ramazan’ın ayrı bir yeri vardı.

Şüphesiz, Hıristiyan olarak oruç tutmuyorduk ama komşularımız davet etti mi iftar sofralarını kaçırmazdık.

O ne güzel yemekler, o ne güzel sohbetler...!

***

Çocukluğumda, delikanlılığımın ilk yıllarında, “evin erkeği” olarak her gün fırına gidip sıcak Ramazan pidesi almak benim görevimdi.

Tabii eve gidinceye kadar bir bölümünü tüketirdim.

Annemden azar işitir, ablalarımla kavga ederdim.

Bayram yaklaştıkça da biz İstanbullu Rumları bile tatlı bir heyecan sarardı.

Öncelikle okul yoktu, işe gitmek yoktu.

Biliyor musunuz, Rum öğrencilerin büyük bir avantajı var.

Hem Hıristiyan hem Müslüman âlemlerin bayramlarında okulları tatildir.

Çocukluk yıllarımda radyo, delikanlılığımda televizyonun “bayram özel programlarını” iple çekerdik...!

***

Herkes temiz pak giyinip sokağa çıkardı.

Bayramlaşırdık.

Giydiğimiz temiz gömleğin kollarını, kumaş pantolonun paçalarını sıvar, bildiğimizi okurduk.

Top oynardık.

Bayram olduğunu, her gün giriş katındaki evinin demir parmaklı penceresi arkasından;

- Çıkıp şu topu alacağım!

Yahut;

- Sizin eviniz yok mu?

Diye bağıran ihtiyar teyzenin o kutsal günlerde ses çıkarmamasından da anlıyorduk...!

***

Atina’ya göçtükten sonra birkaç bayramı İstanbul’da geçirdim.

Birkaç gün sonra bayram ve Atina’da yaşayan binlerce, on binlerce Müslüman’ın hâlâ Bayram Namazı kılacağı bir câmisi yok.

Müslümanlar, Bayram Namazını ya parklarda yahut ibâdethaneye dönüştürülmüş apartman dairelerinde kılacak.

Siz deyin 10, ben diyeyim 15 yıldır Atina’da câmi inşa edilecek diye duyuyorum, okuyorum ama daha göremedim.

Parlamento iki kere câmi inşası için karar aldı ama gözle görünür hiçbir gelişme kaydedilmedi.

AB üyesi Yunanistan, başkenti Atina’da hâlâ bir câminin olmamasıyla şüphesiz iftihar edemez.

Yorgo Kırbaki…!”

***

İşte böyle.

Eski Ramazanların “hazzından” sadece Müslümanlar değil hangi dine millete mensup olursa olsun herkes nasiplenirdi.

Şimdilerde ise Ramazan’dan Müslümanlar bile o “hazzı” alamıyor.

Neden?

Nedeni basit!

Ramazanlar hep aynı Ramazan da.

Müslümanlar olarak bizler aynı Müslümanlar değiliz.

Maalesef değişe, değişe Ramazan’ın bütün güzelliklerini unuttuk.

Unutturulduk.

Geriye de sadece “orucumuz” kaldı…!