Kelimelerin boğazımızda dizildiği, seslerin sükuta erdiği  zamanlar vardır yaşanmasını hiç istemediğimiz…

Duyguların tarifinin imkansızlaştığı, sözlerin duyguları karşılayamadığı durumlar.

Böyle zamanlardan geçiyoruz ülke olarak.

90’lı yılları hatırlıyorum. Bana yetki verin terörü 6 ayda bitireyim diye vaad etmişti bir siyasi. Bir diğeri bana 3 ay yeter demişti. Rahmetli Turgut Özal’ın 3-5 çapulcu dediği bu ahlaksız kahpe saldırıların failleri  40 yıldır alçaklıklarına devam ediyor. Bıçak kemiğe dayandı demeci vermeyen başbakan yok sanırım.

Recai Kutan Diyarbakır’a olmayan DSİ Bölge Müdürlüğü’ne atandığında bölgede yaşadıklarını şöyle anlatıyor; "1965 yılında GAP bölge koordinatörü iken, Diyarbakır'a 2000’den fazla ABD barış gönüllüsü geldi. Savaş olmayan yerde barış gönüllüsü ne iş yapar diye düşündüm.
2 yıl Diyarbakır'da kaldıktan sonra bölgeden ayrıldılar. 1969 yılında terör örgütü  kurulduğunu açıkladı ve 1974 yılında silahlı eylemlerine başladı. 
Anladık ki 1965-1967 yılları arasında ABD barış gönüllüleri o bölgenin halkını nasıl ayrıştırırız diye araştırmışlar.’’

Erbakan Hoca Türkiye Büyük Millet Meclisinde İç Güvenlik Politikaları konuşulurken kürsüden; "Uçaktan kağıt atmakla terörü bitiremezsiniz, Güneydoğu ve Doğu Anadolu’ya özel alimler öğretmenler din adamları yetiştirip bölgeye gönderelim,  halkın milli manevi ekonomik anlamda gelişmesine katkı sunalım ki bu illetten kurtulalım. Sömürüldükten sonra Türk olsan ne olur Kürt olsan ne olur" diye haykırıyordu.

O günden bugüne bu düşüncelere belki de en yakın çalışma Cumhurbaşkanımızın Başbakanlığı döneminde büyük bir sorumlulukla risk alarak girdiği çözüm süreci projesi oldu ki unuttuğumuz bir şey vardı o da bizim halkımız maalesef sürece değil sonuca bakıyordu.

Bugün belki de siyasi belirsizlikten sebep tekrar hortlayan terör olaylarını değerlendirirken büyük resmi gözden kaçırmamak lazım. İlk olarak unutmayalım ki siyasi partiler hükümetler her zaman değişir. Ama bu ülke bizim, bu topraklar için az bedel ödenmedi. Hükümeti zor durumda bırakmak için devlete zarar vermekle,  teröre yardım ve yataklık etmek aynı şeydir benim nazarımda. 

Netice itibariyle bin yıllık köklü bir devlet geleneğinden gelen bir millet olarak bu tür tacizlerle her zaman karşılaştık ve yine karşılaşacağız. Bizler Müslüman Türk milleti olarak Kur’an daki iyi ile kötünün, güzel ile çirkinin mücadelesinde kıyamete dek iyi ve güzelden taraf olanlardan kalacağız. Ama bu mücadelede asla ahlaksızlaşmayacağız, dik duruşumuz adamlığımız baki kalacaktır. 

Allah şehitlerimize rahmet, yakınlarına sabır ve metanet bizlere bu uğurda ilmi fikri siyasi mücadele azmi  versin inşallah..