Taksim “gezi parkı” ile ilgili okuduğumuz, gördüğümüz yüz tane haber varsa bunların abartısız 99 tanesinin yalan olduğu ortaya çıktı.Öyle ki Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı Tunus dönüşü karşılayan mahşeri kalabalığın içindeki pankartlar bile “photoshop” v
Taksim “gezi parkı” ile ilgili okuduğumuz, gördüğümüz yüz tane haber varsa bunların abartısız 99 tanesinin yalan olduğu ortaya çıktı.
Öyle ki Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı Tunus dönüşü karşılayan mahşeri kalabalığın içindeki pankartlar bile “photoshop” vasıtasıyla çarpıtıldı.
Bunda ki amaç belli, eylemcilerin Başbakan ve eşi hakkında yazdıkları yazıları mesajları haklı çıkartmak…
Bugüne kadar hep yazdık çizdik. Eylemcilerin “masumane” bir amaçla bir araya gelmelerini belirli gruplar resmen “iğrenç” bir hale getirdi.
Yaktıkları, yıktıkları yetmiyormuş gibi insanlara “hakaret” kelimesinin bile hafif kaldığı laflarla saldırdılar.
İşin tuhafı televizyon ekranlarında yaptıkları konuşmalarda olayın bu yönünü görmezden gelip utanmadan yaptıklarını haklı zemine koymaya çalıştılar…
Bütün bunlar olurken “sağduyulu” insanlar olup biteni sabırla izledi. Şimdi vereceği tepkinin “zamanının gelmesini” bekliyor.
Elbette bu tepki eylemciler gibi ortalığı yakıp yıkarak olmayacak. Önüne “sandık” konulduğunda tepkisi gayet açık ve net olacak.
Her ne kadar birileri “Demokrasi sadece sandık değildir” demeye getirse de milletin bu defa ki tepkisi “sandıkta” çok daha ağır olacaktır…
Kimse kusura bakmasın. Bu millet bugüne kadar hakkını, hukukunu, tepkisini hep “sandıkta” gösterdi.
Başbakan’ın dediği gibi, “üç-beç çapulcu” gibi ortalığı yakarak, yıkarak, insanlara zarar vererek hiç göstermedi.
Aşağılandı, “çoban” dendi, “göbeğini kaşıyan adam” benzetilmesi yapıldı, en ağır “hakaretlere” maruz kaldı ama tepki için hep “sandığı” bekledi…
Kimse Başbakan’ın “üç-beş çapulcu” lafına kızmasın. Kimse size “neden eylem yapıyorsunuz?” demiyor.
Tepkinizi gösteriler yaparak dile getirmenize karşı çıkmıyor. Ama birileri bu işi “terörize” ederse bunu da kimse haklı bulmaz.
İşyerlerinin yakılıp yıkılması ve “yağma” edilmesi, kamu araçlarının tahribi, parti binalarının yakılmasının adı en hafif tabiriyle “çapulculuktur.”
Hele hele ambulansların durdurularak içinde “yaralı polis” aranması ve sonra da ateşe verilmesini nereye koyacağımızı anlamak mümkün değil.
Birileri ambulans sesi duyduğunda yol verip geçmesini sağlarken, insanlıktan nasibini almayanlar da durdurup yakıyorsa ben bunlara “çapulcu” bile demem…
Neyse ki “gezi parkının” başlangıçtaki o “masumiyeti” sonrasında ortaya çıkan olayları “Türk Baharı” benzetmesi yapanlar amaçlarına ulaşamamıştır.
Aslında “gezi parkı” olaylarında bir “bahar havası” yaşandı. Yayılan “yalan yanlış haberlerle” bu hava hala daha devam ediyor.
Ama bu birilerinin dediği veya beklediği gibi “Türk baharı” değil “Yalancı bahar” olarak hatırlanacaktır…
Next