Dün sabah saatlerinde Türkiye’nin 45 ilinde aynı anda kesilen elektrik kafalarda birçok soru işareti bıraktı.Bu kadar geniş çaplı ve nerdeyse Türkiye’nin tamamını kapsayan kesintinin öyle basit bir arıza ile açıklanması pek mümkün gözükmüyor.Kaldı ki, tam

Dün sabah saatlerinde Türkiye’nin 45 ilinde aynı anda kesilen elektrik kafalarda birçok soru işareti bıraktı.

Bu kadar geniş çaplı ve nerdeyse Türkiye’nin tamamını kapsayan kesintinin öyle basit bir arıza ile açıklanması pek mümkün gözükmüyor.

Kaldı ki, tam da elektrik kesintisinin yaşandığı saatlerde İstanbul Adliyesi’nin silahlı “teröristlerce” basılıp bir savcının rehin alınması da bu kadar tesadüfî olamaz.

Neredeyse metal bir tek iğne bile sokmanın imkânsız olduğu İstanbul Adliyesi’ne silahla girebilmek için elektriği kesersen, içeriye “tank” bile sokarsın…

Her ne kadar birileri Türkiye üzerinde oynanan oyunları görmezden gelse de, devletin en önemli organlarının “paralel yapı” tarafından ele geçirildiği ortadadır.

Adamlar yıllarca kendilerini devletin içinde çok iyi “kamufle” edip bürokrasinin bütün kademelerinde hakimiyet kurmayı başarmış.

Öyle ki bugün gelinen noktada koskoca devlete “aba altından” değil, aleni “sopa” gösterecek kadar büyümüş…

Neyse ki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere Başbakan ve Hükümet “paralel yapı” tehlikesini zamanında gördü de bunlara karşı savaş açtı.

Bu sayede de devleti ele geçirmeye çalışan “paralel yapının” varlığından ve çirkin yüzlerinden tüm Türkiye haberdar oldu.

Maazallah Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu “paralel yapıya” zamanında savaş açmamış olsaydı bugün ülke sinsice “işgal” edilmiş durumda olurdu…

Bu “paralel yapı” denen oluşumdan her şey beklenir. En basit anlatımla KPSS’de çocuklarımızın hakkını ve geleceklerini nasıl “gasp ettikleri” ortada.

Yargı ve emniyet içinde nasıl “organize işlere” giriştiklerini bilmeyen kalmadı! Vatandaş refaha ermesin, ülke kalkınmasın diye nasıl çırpındıkları malum.

Korkarım bu “paralel yapı” seçim takvimi yaklaştıkça ülkeyi “kaosa” sürükleyip kargaşa çıkartmaktan bile çekinmez. Çünkü onlar için her yol mubahtır…

Kim ne derse desin, bu “paralel yapı” ülkenin kılcal damarlarından tamamen temizlenmedikçe hiç birimize rahat yüzü yoktur.

Kaldı ki bunların ülke zarar görecekmiş, vatandaş sıkıntı çekecekmiş diye bir derdi olmadığından elektriği de keserler suyu da. Hatta ekmeğinizi bile elinizden alırlar.

Dolayısıyla “paralel yapı” ile mücadele bu ülkenin topyekûn meselesi olmalıdır. Maalesef muhalefetin “paralel yapı” gibi bir derdi olmadığı da ortadadır…

Netice itibariyle “paralel yapı” ile mücadele edecek olanlar da Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu’ndan başkası değildir.

Mücadelenin başarılı olabilmesi için de AK Parti, “adayları” belirlerken “paralel yapı” ve “ulusalcı” kesime yakın isimlerden kesinlikle uzak durmalıdır.

Nitekim ülke genelini bilmem ama Sakarya’da bazı “aday adaylarının” halen “ulusalcılara” destek verip “paralel yapıdan” elektrik aldığını bilmeyen kalmadı.

Dolayısıyla AK Parti’nin “adaylar”, vatandaşın da “yanlış tercih” konusunda hata yapma şansı yok. Zira yapılacak bir hata “ülkeyi karanlığa gömmek” demektir…