Kim ne derse desin, hükümet yılların yarası olan “taşeron” meselesini iyi niyetle çözmeye çalışıyor.

Ancak bunu fırsat bilen bazı isimlerin yakınlarını “taşeron” olarak devlet dairelerine iş yapan kurumlara sokmaya başladığı “iddia” ediliyor.

Hatta bazı isimlerin bu işi iyice abartıp devlete iş yapan firmalara yakınlarını torun tombalak “taşeron” olarak soktuğu söyleniyor…

Doğrusu inanmak istemedim ama şimdi burada ismini vermeyeceğim bir kurumda çalışan dostları arayıp bu işin aslı astarını sorduk.

Aldığımız cevap gerçekten de “taşeron” konusunda ortaya atılan bu “iddiaların” doğru olduğunu gösterdi.

Hatta bilgi kaynağımız öyle şeyler söyledi ki bu “taşeron” konusunun ne kadar “suiistimal” edildiğini gözler önüne serdi…

Mesela ilgili kuruma iş yapan müteahhit firmalara yakınlarını “taşeron” olarak yerleştirenler arasında özellikle müdür ve daire müdürlerinin başı çektiği söyleniyor.

Üstelik müteahhit firmaya yerleştirilen bu kişilerin dikkat çekmemek için işe bile gelmedikleri ifade ediliyor.

Anlayacağınız bu kurum müdürü ve daire müdürlerinin “taşeron” olarak ilgili firmaya işe soktuğu bu isimler “ATM” çalışanı olarak görev yapıyor…

Doğrusu bu durum yıllardır gerçek manada “taşeron” olarak çalışıp beklenti içine giren o gariban insanlara büyük bir haksızlıktır.

Zira bu “taşeron” işçiler yıllarca belirli müteahhit firmaların işçisi olarak devlete çalışıp, çile çekip kadroya alınacakları günü beklediler.

Bu “taşeron” işçi kardeşlerimize o kadrolar analarının ak sütü gibi helaldir. Bunlara kadro verilmesi son derece yerinde bir karardır…

Ancak bu çileyi çeken, yani yıllarca “taşeron” olarak çalışan işçilerin sırtından, fırsat “devşirip” kendilerine kadro almaya çalışanlar için aynı şeyi söylemek mümkün değildir.

Tam tersi, eşini dostunu kamuya iş yapan müteahhit firmalarda “taşeron” çalışanı gibi gösterip kadro almaya çalışmak resmen “hak yemektir.”

Bu sadece “taşeron” olarak çalışıp kadro bekleyenlere karşı değil, yıllarca “KPSS”ye girip sonra da sorular çalınıp mağdur edilen gençlerimize de haksızlıktır…

Netice itibariyle hükümetin “taşeron” işçilerle ilgili aldığı kadro kararı son derece yerinde olmuştur.

Ancak hak etmediği halde “taşeron” işçi gibi gözüküp haksız yere kadro almaya çalışanlara da “dur” denmelidir.

Hükümetin bu durumu dikkate alıp “taşeron kurnazlığı” yapıp kadro beklentisi içinde olanları ve bunların arkasındakileri en ağır şekilde cezalandırmalıdır…