Biliyorum çok uzadı. Neredeyse üç gündür yazıyorum ama olay öyle “trajikomik” bir hal aldı ki gülsek mi ağlasak mı biz de şaşırdık.

Yeni yetme “Tosun” öyle saçma sapan vaatlerle insanları kandırmış ki günlerce yazsan konu bitmez.

Üstelik kandırdığı isimler arasında bir belediye başkanının bulunması da ayrı bir araştırma konusu olur…

Gerçi bugüne kadar bu memlekette “Çiftlik Bank” benzeri o kadar çok hadise yaşandı ki hiç birinden de ders alınmadı.

İnsanların üzerinden ne Parsadanlar, ne Titanlar, ne Jet Fadıllar geldi geçti de hala akıllanan çıkmadı.

Maşallah bu son “Çiftlik Bank” olayı neredeyse hepsini bastırıp meşhur dolandırıcı Sülün Osman’ı bile gölgede bıraktı…

Malum bir zamanlar “Sülün Osman” diye biri vardı. Çevirdiği işler ve yaptığı savunmalarla “fıkra” gibi bir hayat yaşayıp, birçok filme ve kitaba konu olmuştu.

En çok da kent meydanlarındaki saatler, vapurlar, tramvaylar başta olmak üzere birçok kamu malını satarak veya kiraya vererek zengin olmuştu.

Anlayacağınız 1920’li yılların İstanbul’unda Anadolu’dan gelen birçok kişinin yolu Sülün Osman ile mutlaka kesişmiştir…

Sülün Osman’ın Dolmabahçe Sarayı önünde saat ayarlaması yapıp para toplaması ve Taksim Meydanı’na “paspas” koyup gelenden geçenden para alması meşhurdur.

Hele Galata Kulesi’ni de sahiplenip sonra da Galata Kulesi’ni satıp hâkim karşısında verdiği şu ifade de çok anlamlıdır;

“Kusura bakma hâkim bey! Memlekette Galata Kulesi’ni satın alacak ‘eşekler’ olduğu müddetçe ben bu kuleyi satarım…”

Sülün Osman’ın marifetleri bunlarla da sınırlı değildir. Gittiği bir barda eğlendiği kadınları bile dolandırmıştır.

Sülün, bir barda kadınlarla tüm gece yiyip içip eğlendikten sonra, hesabın kadınlara ait olduğunu söyleyerek bardan çıkmıştır.

Kendisinin Sülün Osman olduğunu anlayan kadınlar ise, “bizi de satar” diye olayın üzerinde durmamış, bunun üzerine Sülün, “adım çıkacağına canım çıksaydı” demiştir…

İşin ilginç yanı ise hapishanedeyken Sülün Osman’ın “Alınteri ile Yaşamak” konulu bir konferans vermiş olmasıdır.

Gerçi her röportajında dolandırmaya çalıştığı insanların “fukara” olmayıp, kolay para kazanmaya çalışan ve kendisini dolandırmaya kalkan kişiler olduğunu söylemiştir.

Netice itibariyle “Sülün Osman’dan Tosun’a” değişen pek bir şey yok. Kolay para kazanmaya çalışanlar olduğu müddetçe memleketin ne Sülünü biter ne de Tosunu…