Yunus Emre’nin çok güzel bir sözü ile konuya giriş yapabiliriz diye düşünüyorum. Söz ola kese savaşı söz ola kestire başı. Söz ola ağulu aşı, bal ile yağ ede bir söz. 

Bu sözden de anlaşılacağı üzere konuşmak sadece düz, niteliksiz bir iletişim aracı değildir. Duygu ve düşünceleri en net ve etkili şekilde ifade edebilmenin yoludur konuşmak.

Doğal liderlik özelliği olanların en belirgin ve ortak özellikleri konuşmalarındaki samimiyet, güvenirlik duygusu ve hitabet sanatıdır şüphesiz. Bazı insanlarla sohbet ederken vaktin nasıl geçtiğini bile anlamazken bazı insanları ise dinlemek işkence haline gelebiliyor.

Günümüzde konuşmayı sadece bir iletişim aracı olarak da değerlendirmek doğru değil. Artık iş başvurularında, kariyer yaparken, iş yerinde üst pozisyona geçerken hep adına mülakat da diyebileceğimiz bir değerlendirme ölçeği var.
Mülakat tarzı değerlendirmelerde sınırlı sürede en doğru şekilde kendinizi ifade etmeniz beklenir. Bu görüşmelerde ne anlattığınızdan daha çok nasıl anlattığınız ile ilgilenilir. Sonuçta nitelik olarak sizden çok daha az özelliklere sahip birileri sırf güzel ve etkili konuştuğu için sizden daha başarılı olabilir. Yani günümüzde işin sırrı güzel konuşmayı becerebilmekte saklı biraz.
Güzel konuşmak için önce dinlemeyi bilmek gerekiyor en başta. İnsanlar karşısındaki ile konuşurken ona ne söyleyeceğini düşünmekten çoğu zaman o kişiyi  dinleyemiyorlar bile. Aynı şekilde karşı tarafta ilgiyle dinlenilmediğini bildiği için aynı şeyi karşısındakine yapar. Konuştuğumuz kişinin ilgi alanları ve tecrübeli olduğu konular ile ilgili de konu açılırsa sıkıcı – sıkıntılı bir ortam oluşmuş olmaz.   

Aynı şekilde gereksiz ufak tefek konulara, sıkıcı ayrıntılara girmemeli çünkü ana konu ya gecikir ya da arada kaynar unutulur sıra gelmez.

Konuşurken dikkatli olmalı, kelimeleri iyi seçmeliyiz. Konudan konuya atlamadan, keskin ifadelerle ve karşımızdaki kişinin yüzüne bakarak ve net ifadelerle hitap etmeliyiz. Karşımızdakine soracağımız akıllıca bir soru ile onun açılmasına ve tam olarak ne anlatmaya çalıştığına daha kolay ulaşabiliriz. Hem böylece uzun sıkıcı ve gereksiz bir muhabbete ve zaman kaybına mahal vermemiş oluruz.

Karşımızdaki konuşurken mümkün olduğunca sözünü kesmemeye çalışmalıyız. Eğer kesmek zorunda kalırsak çok yumuşak ve nazik bir üslup kullanmalıyız. Yukarda da belirttiğim gibi ne konuştuğumuzdan çok bazen nasıl konuştuğumuz önem arz eder. Karşılıklı konuşma esnasında söylenen yanlış bir söz, yapılan bir üslup hatası bir anda konuşmanın seyrini değiştirebilir ve onanması zor bir sürece sokabilir.

Bazen zor kişilerle konuşmak zorunda kalabiliriz. Bu kişiler bizlerin sabrını nezaketini tahammülünü zorlayabilir. Bu tür durumlarda konuşanı değil konuyu ön plana çıkarıp ona göre cevaplar vermek en makul sonuçların çıkmasını sağlayacaktır.
Hoşgörülü ve anlayışlı bir tavırla konulara yaklaşmalı, karşımızdakinin olumlu taraflarını ön plana çıkartarak strateji geliştirmeliyiz. Kişisel kültürel gelişimimize katkı sağlamak da konuşma becerilerimizi artırır. Bol bol kitap okumalı, sinema tiyatro vb sosyal kültürel faaliyetler ve sivil toplum çalışmaları ile bu beceriler geliştirilebilir.