Dünkü yazım birilerini üzmüş olmalı ki telefondaki ses “Toyota’ya” haksızlık ettiğimden ve yazımın ağır kaçtığından bahsetti.Sonra da “Toyota Fabrikası’nda” insanların “namaz” kılabilmeleri için “mescitler” bulunduğunu söyledi.Hatta telefonda ki o ses çok

Dünkü yazım birilerini üzmüş olmalı ki telefondaki ses “Toyota’ya” haksızlık ettiğimden ve yazımın ağır kaçtığından bahsetti.

Sonra da “Toyota Fabrikası’nda” insanların “namaz” kılabilmeleri için “mescitler” bulunduğunu söyledi.

Hatta telefonda ki o ses çok istersem gelip “mescitleri” görebileceğim falan da ifade edildi.

Yahu çocuk mu kandırıyorsunuz? Önceden kurgulanmış bir senaryoyu önüme koyacaksınız biz de yiyeceğiz.

Oh ne güzel “mescitler” dolu, isteyen “namaz” kılıyor isteyen de “Kuranı-ı Kerim” okuyup “hatim” indiriyor.

Eminim telefondaki o sese uysam böyle bir manzarayla karşılaşırdım. Sonra da oturup bir “özür” yazısı yazardım…

Kusura bakmayın. Başkalarını bilemem ama benim önceden planlanmış bu tür organizasyonlara karnım tok.

Dolayısıyla “Toyota Fabrikası’nın” sahiplerine birkaç “Japon Atasözü” ile cevap vermek istiyorum.

Bakın bir “Japon Atasözü” derki: “Kör bir dilenci de hiç olmazsa çiçeklerin kokusunu alır…”

Çok doğru. Hakikatten kör bile olsak “Toyota Fabrikası’nda” inançlı insanlara nasıl muamele edildiğinin kokusunu alırız. O kadar da değil.

Elbette “Toyota Fabrikası’nın” içinde ne olup bittiğini göremesek de işin kokusu çıktı bir kere.

Ne yaparsanız yapın o kokuyu dağıtamazsınız, saklayamazsınız. O kokuyu sadece Sakarya değil dünya duyar. Duydu da.

Diğer bir “Japon Atasözü” diğerini tamamlar nitelikte. Sanki tam da “Toyota Fabrikası” için söylenmiş. “Sis yelpazeyle dağılmaz…”

Doğru söze ne denir. İstediğiniz kadar “Öyle bir şey yok. Fabrikamızdaki ‘mescitler’ ibadete açık” deyin.

Bir kere “Toyota Fabrikası’nın” üzerine o “sis” perdesi çöktü. Boşuna elinize “yelpaze” alıp “sisi” dağıtmaya kalkmayın.

Başaramazsınız. Bunu sizin atalarınız çok eskiden torunlarına nasihat etmiş ama galiba sizler anlamamışınız.

Son olarak yine bir “Japon Atasözünü” daha hatırlatmak isterim. “Yalan dörtnala gider. Hakikat ise adım adım yürür fakat yine de vaktinde yetişir…”

Bugün sizin yaptığınız da bu, “dörtnala” gerçeğin önüne geçip insanları yanıltmaya kalkıyorsunuz.

Ama “Atasözünüzün de” dediği gibi gerçek “adım, adım” ortaya çıkıyor. Doğru imdada “vaktinde” yetişiyor.

Sonuç olarak bizler sizlerin onurlu insanlar olduğunuzu biliyoruz. Dolayısıyla “sizden ‘harakiri’ yapmanızı beklemiyoruz.” Bir “özür dileyin” yeter…