Kelime manasına baktığımızda “Şehrül-Emin” şehrin emin kişisi, emin insanı, yani bugünkü manasıyla seçilmiş belediye başkanı demektir.
Şehri ve içinde yaşayanları emanet bilmek, bu emanete ihanet etmemek demektir. Bir şehri idare ederken Hazreti Ömer gibi “adil” yönetmektir.
Hazreti Ebu Bekir gibi “sadık”, Hazreti Ali gibi “vefalı” ve yiğit olmaktır. Özü sözü bir ve güvenilir kişi demektir…
Belediye başkanlığının insana nasıl bir sorumluluk yüklediğini hatırlattıktan sonra gelelim konumuza.
Zira bugünlerde bir ilçemizin belediye başkanının aldığı bir kredi “yüzünden” vatandaşın diline fena halde düştüğü konuşuluyor.
Gerçi belediye başkanı olunca “kredi” alınmaz mı diyebilirsiniz. Başlangıçta ben de öyle düşündüm ama “kredinin” alınış şekli farklı olunca işin rengi de değişiyor…
Evet, bugünlerde bu ilçe belediye başkanının “sıfır” faizli 18 ay sonra geri ödemeli olarak aldığı 300 bin TL’lik “tarım kredisi” konuşuluyor.
Nitekim bu belediye başkanının ilçesindeki “Ziraat Odası’na” müracaat ederek aldığı “krediyi” başka yerlerde kullandığı söyleniyor.
Hatta bu belediye başkanı, hakkında çıkan bazı “iddialara” karşılık, aldığı 300 bin TL’lik “tarım kredisini” nerelerde kullandığını meclis toplantısında bizzat itiraf etmiş…
Bir kere şunu hatırlatmakta fayda var. Özellikle tarım kredi kooperatifleri gibi “sıfır” faizli ve uzun vadeli ödemeli bu krediler belirli alanlarda kullanılsın diye verilir.
Devlet bu tür kredileri çiftçiye destek olsun, daha fazla ürün üretsin, ekipman alsın ve ekonomiye katkıda bulunsun diye sağlar.
Yoksa gidip kendisine “ev-bark” alsın, araba alsın diye çiftçi kredisi vermez. Kaldı ki ev ve araç gibi ihtiyaçlar için verilen krediler bellidir…
Dolayısıyla bir belediye başkanının almış olduğu ve kullanım yeri belli olan “tarım kredisi” ile başka ihtiyaçlarını karşılaması “etik” değildir.
Bir belediye başkanı böyle yapmakla “yanlış beyanda” bulunmak suretiyle “haksız kazanç” elde etmiş olur ki buna da “görevini kötüye kullanmak” denir.
Kaldı ki aynı krediyi alabilmek için uğraşan ancak garibanlığı dolayısıyla bu krediden mahrum olan başka bir çiftçinin de hakkını “gasp” etmiş olur…
Diğer taraftan bu belediye başkanının “tarım kredisi” olarak aldığı ancak mal mülk edinmede kullandığı 300 bin TL’yi vadesinde nasıl ödeyeceği de merak konusudur.
Öyle ya bir şey ekip biçmediğine göre, satılıp para kazanılacak bir ürün de bulunmadığına göre bu “kredi” nasıl ödenir? Muhtemelen bir şekilde ödenecektir.
Ancak bir belediye başkanı yani “Şehrül-Emin böyle yaparsa” o ilçede insanlar elbette bazı şeyleri konuşur ve o belediye başkanına güven kalmaz…