Hatta “abartının da abartısını yaparak” kamuoyu önünde bu insanları aşağılamak, kötülemek “ben de dahil” kimsenin haddine değildir…

Çünkü güvenlik elemanlarını her daim, “günah keçisi yapmak” doğru olmasa gerek…

Herkes görevini yapıyor…

Gazeteci işini nasıl layıkıyla yapmak istiyorsa…

Doktor maharetini nasıl ortaya koymak için çaba sarf ediyorsa…

Artist nasıl filmde en iyi rolü çıkarmaya çalışıyorsa…

Güvenlikçi de kendisine verilen işi aynı itinayla yapmak zorundadır…

O kurumun mahremiyetini korumak orada çalışan güvenlikçilere emanettir…

Yanlışları var mı, var…

Lakin anlatıldığı gibi de değiller…

Acil servisin hiçbir yerinde “basın yayın işiyle uğraşanlar haber amaçlı çekim yapamaz, görüntü alamaz” talimatnamesi varsa ve bu talimatnameyi uygulamak da o kurumun güvenlikçilerinin asli görevidir…

(Bu görevi yapan güvenlik elemanı vatandaşa da kabadayılık yapmayacak)

Mahremiyet diye bir şey var…

Haber yapacağım diye bazı şeyleri göz ardı etmemek gerekir, bu mesleği dışardan (fahri) yapan olarak, buna ben de dahilim…

Dolayısıyla o kurumun güvenlikçileri dışarıya karşı ne kadar kötülenirse, kötülensinler…

Hatta tümünü değiştirseler de yerine gelecekler de o talimatı uygulamak zorundadır…

Yani değişen bir şey olmayacak…

Haksızlığa uğramış her vatandaş ilgili kuruma şikayetini yapabilir…

Oradan haklı olarak istediğini elde edemiyorsa, savcılığa gidecek…

Şikayetlerin, kişiler hakkında uygulanması kademe kademedir…

Afaki bir olay, aşağılamak, hakaret, sözlü ve fiili darp olmadıktan sonra, güvenlik görevlilerinin üzerine bu kadar abartılı bir şekilde gitmek kimseye yarar sağlamaz…

Hep hırsız mı suçludur…

Biraz da ev sahibine bakalım…

Eğer amaç üzüm yemekse, hep beraber bu işin üzerine gidelim, vesselam…

Güvenlikçilere sıra gelince...

Beyler siz de biraz haber işi ile uğraşanlara tolerans tanıyın...

Tamam...

Hastanın mahremiyetine sahip çıkın...

Fakat hastanenin acil giriş kapısında gazetecilik mesleğini yapanlara da bilerek ve kasten zorluk çıkartmayın...

Sağlıcakla kalın…