Sakarya Baro Başkanı Zafer Kazan, Ahmet Hakan’a yapılan saldırı sonrasında “medya” kuruluşlarına bir açıklama gönderdi.

Kazan açıklamasında “saldırıyı kınamayan kendisine gazeteci demsin” diye de “akıl” vermeye kalkmış.

Doğrusu kimin gazeteci kimin olmadığına karar verme yetkisini Zafer Kazan’a kim verdi bilmemekle birlikte kendisine bir hatırlatma yapmak istiyorum…

Sayın Baro Başkanı Zafer Kazan; bu ülkede bir gazeteci olarak ilk defa Ahmet Hakan’a saldırı düzenlenmiyor.

Çok değil daha birkaç ay önce “Star Medya Grup Başkanı”Murat Sancak’a aracında silahlı saldırı oldu.

Yine aynı gazeteye “bombalı” saldırı düzenlendi. 15 Ocak’ta Akit Gazetesi’ne silahlı saldırı oldu. Daha devam edeyim mi…?

Bu ve diğer saldırılar olurken kimse size, “bu saldırıları kınamayan kendisine Baro Başkanı demesin” diye akıl vermedi.

Dahası kimsenin sesi çıkmadı. Hatta bu saldırılara bir kulp bulup farklı “algı” oluşturulmaya çalışıldı.

Hatta sosyal medya üzerinden “İyi oldu. Oh oldu. Gebertemediler mi?” diye paylaşımlar yapıldı…

O zaman siz yine Sakarya Baro Başkanıydınız. O zaman niye tepki göstermediniz? Yoksa size göre onlar basın kuruluşu veya basın mensubu değil miydi?

Neden tek kelime etmediniz? Niçin bu olayı kınamayan “basın birliklerine” ve “medya” kuruluşlarına sitem etmediniz?

Yoksa sizde bazıları gibi“benim gazetecim iyidir” mantığı ile diğer basın kuruluşları ve çalışanlarını adam yerine koymuyor musunuz…?

Bakın Sayın Kazan; adı Ahmet Hakan olmuş, Mehmet Yatan olmuş hiç fark etmez. Hangi kuruluşta çalıştığı da önemli değil.

İster ulusal isterse yerel! Bir meslektaşımıza yapılan en ufak bir saldırı bizleri derinden sarsar ve yaralar.

Bizim için, Murat Sancak’a ve diğer basın kuruluşlarına saldırı düzenleyenler ne kadar alçaksa Ahmet Hakan’a da saldıranlar o kadar alçaktır…

Dolayısıyla siz önce gazete ve gazeteci ayrımı yapmadan, bütün medya kuruluş ve mensuplarına eşit mesafede durmayı öğrenin! Ondan sonra “ahkâm” kesin.

Nitekimbizler bu mesleği seçerkennasıl kimseye sormadıysak, ne yapacağımız konusunda da kimseden “icazet” alacak değiliz.

Kaldı ki, sizden akıl alacak kadar da aklımızı “peynir ekmekle” yemedik. O yüzden “Sayın Baro Başkanı, aklını kendine sakla.”Çok şükür senin aklına ihtiyacımız yok…