Vaktiyle haber çalışmalarımızdan dolayı İstanbul merkezli bir medya kuruluşu bize “manevi” değeri bulunan hediye vermişti.

Tabi bir gazeteciye verilecek en anlamlı hediye de “kalemdir.”

İşte bize de dışı altın kaplama bir “dolma kalem” hediye edildi.

O gün bugündür mesleğimle ilgili aldığım en güzel hediye oldu.

Dolayısıyla “manevi” değeri bulunan bu altın kaplama “dolma kaleme” hep gözüm gibi baktım…!

***

Ancak bizim için “manevi” değeri bulunan bu altın kaplama “dolma kalemi” artık satmanın zamanı geldi diye düşünüyorum.

Satma nedenim maddi ihtiyaçtan falan değil!

Kullanmaya kıyamıyorum.

Öyle duruyor!

Belki birine lazım olur diye elden çıkartmaya karar verdim!

İsteyen olursa bize telefon numaramızdan ulaşabilir!

Üş aşağı beş yukarı anlaştığımız birine bu altın kaplama “dolma kalemi” satacağız.

Bari bir işe yarasın…!

***

Son bir haftadır bu köşede yazdığımız yazılarımıza çok garip yorumlar gelmeye başladı.

Anlaşılan birilerinin “nasırına” basmış olacağız ki, ne “satılmış kalemliğimiz” kaldı ne “anamız”, ne “avradımız!”

Saklanmışlar bir “rumuzun” arkasına “Kaç para aldın? Kalemini kaça sattın? Yalaka! Tarafsız ol tarafsız! Kimin adamısın?” gibi yorumlar atıp duruyorlar.

Bazıları da işi daha “ahlaksız” boyuta taşıyıp “küfür” edecek kadar “şerefsiz” olabiliyor!

Hatta arada çaktırmadan “tehdit” edenler bile oluyor…!

***

Elbette bu ne ilk, ne de son.

Maalesef ağzınızla kuş tutsanız kimseye yaranamayacağınız bir mesleği icra ediyoruz.

40 gün iyi yazarsınız kimse teşekkür etmez.

Bir gün eleştirdiniz mi, eleştirdiğiniz kişilerin “trolleri” başlar; “Vay şerefsiz. Satılmış kalem. Kaç para aldın, vs” diye saydırmaya.

Öte yandan iyi yazdığınız kişiyi sevmeyenlerin “trolleri” de; “İyi yalamışsın! Sağlam kemik atmışlar. Ağzını sil” gibi “gayri ahlaki” hakaretlere başvururlar…!

***

Başkalarını bilemem ama bizim birilerine yaranmak gibi bir derdimiz yok!

Kimseyi de körü körüne “karalayıp” eleştirecek halimiz de yok.

Hele birileri bize “aferin” desin diye bir beklentimiz de yok.

Biz 1986 yılından bugüne, mesleğimizi “gururla” temsil ettik.

Sakarya’nın sorunlarını bu şehirde yaşayan insanların menfaati doğrultusunda hep ön planda tuttuk.

Hatta 1999 depreminde herkes kendi derdiyle uğraşırken, biz kendi yakınlarımızı bir kenara bırakıp depremin ne denli büyük olduğunu anlatmak için çaba sarf ettik!

Şehrin karanlığa gömüldüğü o ilk saatlerde, biz Adapazarı Depremi’nin felaketini bırakın Türkiye’ye, dünyaya duyurmak için “fedakarlık” yaptık.

O saatlerde ilin idarecileri bile ortada yokken biz  görevimizin başındaydık…!

***

Dedik ya, bu mesleği yapıyorsak kimseye yaranmamamız normaldir.

Zaten birileri bizim hakkımızda çok fazla iyi şeyler söylüyorsa o zaman bizde bir sıkıntı var demektir.

Dolayısıyla özellikle muhalefette ve iktidarda olan siyasi parti mensuplarının birçoğunun bizden “haz etmemesi” son derece normaldir!

Bu da bizim doğru yolda olduğumuzu gösterir…!

***

Tabi bu mesleği “silah” olarak kullanıp “tuzunu kurutanlar” yok mu?

Elbette var!

Ancak onların ne yaptıkları bizi ilgilendirmez!

Bizi “medyadetay.com” ilgilendirir.

Çok şükür bugüne kadar kimsenin “uydusu” olmadık.

Kimsenin karşısına geçip de “el pençe” durup “boyun bükmedik.”

Hakkımız olanı almak için de sonuna kadar mücadele ettik, ederiz de!

Kursağımızdan geçen her “lokmayı” bize kimin nasip ettiğini de çok iyi biliriz!

Allahü teâlâ “rızkımızı” keserse “medyadetay.com’u” kapatır gideriz.

Ancak o güne kadar da inandığımız yoldan biran olsun dönmeyiz…!

***

Evet, Sakarya’nın ve devletin menfaati için “birilerine verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı ‘özür’ dilemiyoruz.”

Dolayısıyla korkaklar gibi istediğiniz kadar “çakma” bir “rumuzun” arkasına sığınıp “küfür” edip “hakaret” yağdırın.

Hatta “tehdit” bile edin!

Ancak şunu iyi bilin;

Bizde “satılık kalem” yok.

Bizden bırakın “manevi” değeri olan altın kaplama “dolma kalemi”, bir “kurşun kalem” bile satın alamazsınız!

Ne o!

Yoksa altın kaplama “dolma kalemimi” satacağımı mı zannettiniz…?