Geçen gün “Facebook’ta” paylaşılan bir görüntü dikkatimi çekti. O görüntüyü izlerken adamların işlerini titizlikle nasıl yaptıklarını görüp “hayran” oldum.

Sonra aynı uygulamanın kendi şehrimde nasıl yapıldığını gözlerimin önüne getirdiğimde, doğrusu söyleyecek kelime bulamadım.

Dahası insana verdikleri değeri ve saygıyı görünce resmen kıskandım. Bu şehirde yaşayan insanların neyi eksik diye de hayıflandım…

Bahsettiğim görüntü, muhtemelen Avrupa’dan. Adamlar önce “rögar kapağını” çıkartıp yerleştirdikleri bir “kılavuz” sayesinde etrafı muntazam bir şekilde kesiyorlar.

Sonra kesilen asfaltın etrafına “yalıtım” malzemesi sürerek muhtemel bir sızıntıyı önlüyorlar. Yani yağmurda, karda asfaltın zarar görmemesini bile hesap ediyorlar.

Bu aşamalar bittikten sonra da asfalt aracı gelerek muntazam bir şekilde kesilen ve “yalıtımı” yapılan boşluğa asfalt döküyorlar…

Tabi iş bununla sınırlı kalmıyor. Önce dökülen asfalt özel bir alet marifetiyle güzelce ezilerek iyice sıkıştırılıyor.

Sonra tekrar asfalt dökülüp sıkıştırma işlemi tekrarlanıyor. Bu işlem bitince de elde “su terazisi” herhangi bir eğim ve boşluk var mı diye ölçüm yapıyorlar.

Evet, yanlış okumadınız adamlar asfalt ile “rögar yaması” arasında kot farkı var mı diye “su terazisi” ile ölçüm yapıyor…

Bu işlemler bittikten sonra ise “kılavuz” bulunduğu yerden çıkartılarak, döküm kapak altına araç geçerken ses yapmasın diye “süspansiyon” koyuluyor.

Nihayet bütün bu işlemler yapıldıktan sonra elde yine “su terazisi” asfalt ile “rögar kapağı” arasında kot farkı var mı diye son kontrolü yapılıyor.

Tabi bütün bu işlemlerden sonra araçlar “rögar kapağının” üzerinden geçerken en ufak bir rahatsızlık duymuyor…

Gelelim Sakarya’daki“rögar kapaklarına.”Aslında çok fazla bir şey söylemeye de gerek yok. Bir tanesinin bile düzgün olduğunu söylemek mümkün değil.

Ya asfalt ile “rögar kapağı” arasında 10 santimlik düşük kot seviyesi vardır, ya da tam tersi bir yükseklik söz konusudur.

Bırakın “su terazisini” çıplak gözle baktığınızda eğri büğrü durduğunu çok rahat görürsünüz. Yani “SASKİ” işçiliği ile adamların çalışması mukayese bile kabul etmez…

Hep derler ya, “Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok” diye. Doğru! Madem böyle bir yöntem var ve adamlar bunu kullanıyor, o halde“SASKİ”ne iş yapar?

Kurumlarınızın kasasından o kadar ülke geziyorsunuz, ne yapıyorsunuz oralarda? Adamların insana değer veren bu tür teknikleri karşısında ne düşünüyorsunuz?

Neyse, biz yatıp kalkalım da “rögarların” üzerinde “kapak” olduğuna şükredelim. Zira “SASKİ’nin çok da umurundaydı” kot farkı!Bunu bulduğumuza şükredelim…