Ermenistan’ın, Azerbaycan toraklarına saldırması üzerine Azeri gençler “gönüllü” olarak askere yazılmaya başladı.

Eli silah tutan her Azeri insanı vatanını Ermenistan karşısında savunmak için cepheye gitmeye başladı.

Tabi Azerilerin bu vatanperverlikleri birileri tarafından anlamsız bir şekilde “Suriyeli mültecilere” getirildi.

“Sosyal medyada” bilinçli veya bilinçsizce bazı paylaşımlar yapılmaya başlandı.

Bun paylaşımlardan biri de;

- Siz hiç ülkesinde savaş var diye Azerbaycan’dan kaçan kimse gördünüz mü?

Şeklinde oldu…!

***

Doğrusu bu paylaşımı yapanların ve bunları beğenip kendi “sosyal medyalarında” tekrar paylaşanların gerçekten samimi olup olmadıklarından şüphem var.

Neden derseniz?

Bir kere Azerbaycan’da ki savaş ile Suriye’de yaşananlar “elma” ile “armut” gibi birbirinden çok farklı.

Azerbaycan bugün bir devletle savaşıyor.

Dolayısıyla Ermenistan denen bir devlete karşı Azerbaycan halkının vatan topraklarını savunmaları kadar doğal bir şey yok.

Azerbaycan devleti Azeri gönüllüleri silah altına alıp eğitiyor, donatıyor ve cepheye düşmana karşı gelmesi için yolluyor…!

***

Suriye öyle mi?

Esed denen adam savaşı kendisine, yani Suriye’ye saldıran bir komşu devlete karşı yapmıyor.

Tam tersi kendi topraklarında yani Suriye içinde yaşayan sivil halka karşı yapıyor.

Hem de Esed kendi sivil halkına Suriye devletinin bütün silahlarıyla;

Topuyla, tüfeğiyle, tankıyla, savaş uçağı ile saldırıp üzerlerine “bomba” yağdırıyor.

Saldırılara maruz kalan Suriyeli sivillerin elinde kendilerini savunma adına ne var?

Hiçbir şey…!

***

Daha net bir anlatımla Suriye’deki insanların karşısında bir düşman yok.

Bu insanlara düşmanlık eden bizatihi kendi devletleri!

Buna rağmen ellerinden geldiğince kendilerini savunmaya çalışıyorlar.

Bu insanların başka şansı yok.

Ya kendi devletleri tarafından öldürülecekler ya da “sığınmacı” olacaklar…!

***

Anladık;

Türkiye’deki “Suriyeli sığınmacılar” nefreti ruhunuza iyice işlemiş.

Gözünüzü “kin” ve hatta “kan” bürümüş.

Zira bu “sığınmacıları” çoluk, çocuk, yaşlı, genç demeden hepsini toplayıp Esed’e teslim etsek.

Esed de teslim ettiğimiz bu “sığınmacıların” hepsini yatırıp kıtır, kıtır “kesse” eminim içinizin yağları erir…!

***

Ancak;

Evinizde beslediğiniz kedi, köpeklere gözünüz gibi bakarsınız.

Hatta onları “tasmalarından” tutup gezdirirken “mest” olursunuz.

Hatta ve hatta bu hayvanların “boklarını” yoldan toplayıp cebinizde gezdirirsiniz.

En pahalı mamalarla besler, aşılarını düzenli yaptırır, kuaföre bile götürürsünüz.

Ancak konu “Suriyeli sığınmacılar” olunca;

Evcil hayvanınıza verdiğiniz değerin “milyonda birini” evini, barkını bırakıp Türkiye’ye sığınan yaşlı, genç o insanlara göstermezsiniz.

Ondan sonra da çıkıp;

- Siz hiç ülkesinde savaş var diye Azerbaycan’dan kaçan kimse gördünüz mü?

Diye “Suriyeli sığınmacılara” vatanperverlik dersi vermeye kalkarsınız.

Siz önce kendinize bir bakın…!