3. Nurutdinova göre Mikâil Baştunun Şan Kızı destanının oluşumu

Şan Kızı destanı, destanın şairi ve diğer eserler hakkındaki tüm bilgiler Nurutdinova aittir. Nurutdinovun verdiği bilgilere göre Şan Kızı destanı 865’te yazılmaya başlanmış, 882’de bitirilmiş, bu tarihte tahta çıkan Bulgar hükümdarı Cılkı Bat Ugora ithaf edilmiştir.

Şairi Mikâil Baştudur. Mikâil Baştu yaklaşık olarak 835-900 yılları arasında yaşamıştır. Mikâil, Baştu (Kiev)’da doğmuş, doğduğu yere izafeten adına Baştu lakabı eklenmiştir.

Baştunun büyük dedesi aslen Hintlidir. Harzeme (Harizm değil böyle yazılmalıdır) ticaret maksadıyla gelmiş, oğlu Abdullah Tebir (Baştunun büyükbabası), Harzemde müslüman olmuş, Kuzey Kafkasyadaki Hazar şehri Semendere yerleşmiştir. Abdullah Tebirin oğlu Şems Tebir, Kara Bulgarların hükümdarı Aydarın oturduğu bugünkü Ukraynanın başkenti Kiev şehrine göçmüştür. Bu şehre Bulgarlar Baştu diyorlarmış (Herhalde “baş şehir, başkent” anlamında düşünülmüştür). Şems, Kara Bulgarların reisi Aydarı ve bazı ileri gelenleri müslüman yapmıştır.

Şemsin oğlu Mikâil Baştu babasının İslamı yayma misyonunu devralmış, Aydarın oğlu Abdullah Cılkıya (Cilki imlası da vardır) hizmet etmiştir.

Mikâil Baştu 864’te Kara Bulgarlarla İdil - Kama bölgesine göçmüştür. 865’te Kara Bulgarların başkanı Abdullah Cılkı burada Bulgar devletini ilan etmiştir. Mikâil Baştu, Abdullah Cılkı (865-882)’ya, oğulları Bat Ugor (882-925)’a ve Almuş Cafer (895-925)’e hizmet etmiştir. Almuş Cafer, 922’de Abbaslı elçisi İbni Fazlanın katına gittiği Bulgar hükümdarıdır.

Mikâil Baştu 895-898 arasında İdil Bulgaristanında yapılan ilk nüfus sayımını yönetmiştir. Bu arada İslam misyonerliğine devam etmiş, 900 yılında yine İslamı yaymak için çıktığı bir yolculukta Çulman (Kama) ırmağında boğulmuştur. Cesedi Bulgar hükümdarı Almuş Caferin emriyle Tebir (Deber = Sviyaga)’de toprağa verilmiştir. Efsaneye göre cesedini çıkaran putatapar yerliler inançları gereği onu ağaca asmışlardır.

Abbaslılara elçi giden Abdullah ibni Baştu, Mikâil Baştunun oğludur. Abdullah ibni Baştu, Kisek Baş Kitabı (kesik baş kitabı) adında bir destan yazmış, Bulgar hükümdarı Mikâil Yalkau’ya ithaf etmiştir (Hemen hemen bütün bilgiler ve tarihler kurgudur ve destanın Türkçe yayınından alınmışlardır):[1]

İbni Fazlanda bilge bir Hintlinin ağaca asıldığına dair bir pasaj vardır.[2]

Destanda Buri çay = Dinyeper, Sula = Tuna, Deber = Tatarca Züye (Rusça Sviyagi) olarak geçer.

Atil, İdil nehir adının Çuvaşçasıdır. Destanın üç elbirinden (bahadırından) biri olan At ile de bağlantılıdır. At-il “At eli” olarak düşünülür. Hun imparatoru Attilayı da çağrıştırır.

Destanda Bulgar adı çok geçtiği gibi Bulgarlara ait Burcan, Saban (doğrusu Sabar) ayrıca Türk, Hun ve sair halk adları da geçer. Bulgar ülkesinden İdil Bulgaristanını anlamalıyız.

Destanda tarihsel gerçeklerle uyuşmayan noktalar vardır. Mesela Almuş Caferin babası Abdullah Cılkı’nın müslüman olduğunun belirtilmesi bunlardan biridir.[3] Halbuki 922’de yaltavar Almuş bin Şilki (müslüman olduktan sonraki adı Abdullah bin Ca’fer)’ye giden Abbaslı elçisi İbni Fazlan, hükümdarın babasının müslüman olmadığını yazar.6 İbni Fazlan’ın bizzat hükümdarın ağzından verdiği bilgi doğrudur.

Turan, Yedisu gibi yer adları zaman dışıdır. Ural sözüyle Alp Hursa arasında kurulan bağlantı temelsizdir. Ancak destanlar için bunlar normal kabul edilebilir. Çünkü destanlar gerçek ve gerçek dışı olaylarla karışıktır. Kısaca destan olağanüstülük ve kahramanlıkla karakterize olan edebî türdür. Aksi tarih olurdu.

4. Destandaki tipler ve unsurlar

Destan dört bölümden oluşur. Birinci bölüm “Alp ve cinlerin davranışları”, ikinci bölüm “Şan Alban kızının evine giden yol”, üçüncü bölüm “Yöreglerle savaş”, dördüncü bölüm “Dostlar mutlu sona erişiyor” adını taşır.

Destan üç elbirin kötü alplarla, devlerle, cinlerle, yöreg denilen kötü ruhlarla olan savaşımlarını konu edinir. Üç elbir At (Audan Dulo), Erboğa (Tarvil), Tat-İran (Şems, Tatra)’dır. Efsanevi uçan at Tulpar destanın ana öğelerinden biridir.

Elbir destana özgü bir sözdür. “Bahadır, batur, kahraman” anlamında uydurulmuştur.

Tat-İran, ilk Turanlı müslüman olan Hasan ve Fatmanın oğullarıdır.[4] Tarvil, Tuna Bulgar hanlarından Tervel ile aynı söz olmalıdır. Audan Dulonun Dulo elemanı Tuna Bulgarlarının han çıkaran boyu olan Dulodur.

Alp Albastı, yer altı dünyasının ilahıdır. Albastı kötü bir ruh olarak Türk acununun folklorunda mühim yer tutar. Genellikle lohusa kadınlara musallat olduğuna inanılır. Alp Barıs kötülüğü cezalandıran yer altı ilahıdır. Destanda demirle silah ilişkilendirilir.

*

Destandaki Boy Terek, bay terek, yani “kutsal ağaç; meşe ağacı”dır. Boyan Avarların kağanı “Bayan”dır. Boy ve Boyanda -a- > -o- değişimi vardır. Boyan - İmen’in İmen öğesi Avrupa Hunlarının Emendur boy adını çağrıştırır. Emen “meşe ağacı” demek olup meşe Türk ve bir çok halkta kutsal sayılırdı. Alp Hursa’nın Hursa öğesi Persçe izlenimi vermektedir. Persçe Hursa “güneş”tir. Alp-bi Vıtra, Rıştav öbür yabancı adlardır. Bunlar ve İslami şahsiyetler haricinde hemen hemen tüm şahsiyetler Türkçe adlar taşır. Alp Barac barışsever kanatlı ejderhadır. Alp Cil rüzgâr ilahıdır (Cil Türkçe yel sözünün Bulgarcası olarak düşünülmüştür). Kutsal meşe ve belki Alp Hursa Alban Tarihinden alınmış öğelerdir.

Destanda insanların keklikten doğduğu anlatılır. Keklik, genel Türk halk edebiyatında genç kızla ilgili görülür. Kekliğin tazeliği, güzelliği ve sekişi ile genç kızın tazeliği, güzelliği, salınarak yürüyüşü arasında ilişki kurulmuştur.

Destanda bir çok İslamsal kahraman, şahsiyet, tip vardır. Hazreti İsa, Hazreti Peygamber, Hazreti Ali, Hazreti Fatma, Hazreti Hasan, Mekke, Medine, Düldül, (Alp) Bülbül eserdeki İslami unsurlardır.

Destandaki kahramanların, yer adlarının, boy adlarının, inançların, olayların bir kısmının Türk halklarında var olduğu söz götürmezdir. Yitik sanat ve tarih eserlerini de unutmamalıyız. Bazı Bulgar tarihlerinin kaybolduğu bilinir. Sıtalin de, Hazarların Sarkel şehrini baraj suları altında bırakmıştır.

Azerbaycanlı dilci Tofik Hacıyev (1936-2015), Rusların İgor bölüğü destanı ile Şan Kızı destanı arasında bazı paralelliklere dikkati çekmiştir. Mesela her iki eserde Tuna yerine Sula geçer. Şan kızı destanındaki putatapar ticaret ilahı Taş-baş yerine İgor destanında Dajd-Boj vardır. Ayrıca bazı ifadeler hemen hemen aynıdır.[5]

Destan dörtlüklerle yazılmıştır. Yapıtta Kaşgarlı Mahmutta yer alan iki dörtlük orijinal dille verilmiştir.

5. Sonuç

Şan Kızı destanı, Barac destanı ve Cafer Tarihinin uydurma oldukları açıktır. Bunlardan Şan Kızı destanını alırsak, önümüzde pek güzel ve ustaca kurgulanmış bir metinin olduğunu görürüz. Kısaca önümüzde duran mükemmel kurgulu metini görmezden gelemeyiz. Bu kadar girift hadiseleri kurgulamak, bunları birbirleriyle uyuşturmak kolay değildir. Yetenek ve uğraşma ister. Burada bizi ilgilendiren tarihsel gerçeklerden ziyade kurgu, teknik ve içeriktir. Kurgu, teknik ve içerik tam bir yapma destan özelliği göstermektedir. Dolayısıyla biz Şan Kızı destanını müslüman Bulgar Türklerini konu alan yapma bir destan olarak kabul ediyoruz. Çünkü metin destan türünün bütün özelliklerini taşımaktadır.

Destan halk edebiyatı türlerinden biridir. Destanın olmazsa olmaz, ayırıcı iki özelliği vardır: Kahramanlık ve olağanüstülük. Manzumluk, uzunluk da destanın özelliklerindendir. Şan Kızı destanı bütün bu özellikleri taşımaktadır.

Edebiyat bilimcileri destanı ikiye ayırırlar: 1. Doğal destan 2. Yapma (yapay) destan. Bunların izahı kolaydır. Doğal destan, ulusların, halkların her hangi bir önemli olaydan sonra kendiliğinden meydana gelen ve oluşumu yüzyıllar boyu süren halk edebiyatı ürünüdür. Ergenekon, Oğuz Kağan, Dede Korkut, Manas destanlarımız böyledir.

Yapma destan bir şairin destan özelliklerini gözeterek oluşturduğu yapıttır. Cahit Külebinin Kurtuluş Savaşı, F. H. Dağlarcanın Üç Şehitler, İstanbulun Fethi, Çanakkale, N. Hikmetin Kuva-yi Milliye destanı yapma destanlardandır (Dante’nin İlahi Komedyası da yapma destan sayılır).

[1] Mikail Baştu ibn Şams Tebir,  age, VII-VIII. s.

[2] İbn Fazlan, İbn Fazlan,  Seyahatnâme, haz. Ramazan Şeşen, Bedir y., İstanbul 1995, 60. s.

[3] Mikail Baştu ibn Şams Tebir, VII. s. Nurutdinovun okuyucuya sözü

6 İbn Fazlan,  age, 51. s.

[4] Hacıyev, age, 266. s.

[5] Hacıyev, age, 6-7. s.