Bugün 10 Ocak “Çalışan Gazeteciler Günü.” Her yıl adet olduğu üzere “çalışan gazeteci” arkadaşlarımızın bugününü kutluyoruz.Ama onların haklarını koruma noktasında ne yaptığımızı soracak olursanız samimiyetle “hiçbir şey” diyebilirim.Onlar yine 1961 yılın
Bugün 10 Ocak “Çalışan Gazeteciler Günü.” Her yıl adet olduğu üzere “çalışan gazeteci” arkadaşlarımızın bugününü kutluyoruz.
Ama onların haklarını koruma noktasında ne yaptığımızı soracak olursanız samimiyetle “hiçbir şey” diyebilirim.
Onlar yine 1961 yılında kazanılan haklardan yoksun, gazete patronlarının iki dudağı arasında çalışmalarını sürdürmeye devam ediyor.
Belki bugün gazetelerde çalışan gazetecilerin birçoğu önümüzdeki yıl “Çalışan Gazeteciler Günü’nü” bile göremeyecek.
Yine de biz bugün görevimizi yapmış gibi gözüküp, “Çalışan Gazeteciler Günü’nü” kutlamış olalım…
Biliyorum Adapazarı Gazeteciler Derneği Başkanı olarak böyle bir açıklama yapmam garibinize gitmiştir.
Ama içinde bulunduğumuz ile bir önceki “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü” arasında bir fark olmayınca kutlamanın da bir anlamı kalmıyor.
Zira Allah ömür verirse 2014 yılının “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü” yine her türlü sosyal haklardan yoksun bir şekilde kutlayacağız…
Aslına bakarsanız Sakarya’daki bazı yerel gazetelerde yaşanan bir takım sıkıntılar da işin tadını tuzunu kaçırdı.
Tam da “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü” arifesinde Sakarya Emniyeti’nin bir operasyonu yerel basını şok etti.
Henüz geçtiğimiz yıl içinde yaşanan Anadolu Gazetesi “şokunu” üzerimizden atamadan bu operasyon işin tuzu biberi oldu.
Sakarya’da yayın yapan bir yerel gazete sahibinin adı “suç işlemek adına örgüt kurmak” faaliyetlerine karışınca neşemiz kaçtı.
Bugün Sakarya’da kimi görsem, kimi ziyaret etsem Sakarya Emniyeti’nin düzenlediği bu operasyonu sorup durdu…
Her ne kadar Sakarya’daki bütün gazetecileri bir tek potaya koymanın anlamı olmadığını anlatmaya kalksak da, insanları inandırmak pek mümkün olmadı.
Ne kadar yapılan operasyonun sadece bir gazeteyi bağladığını söylesek de nafile. İnsanların kafalarında farklı şeyler oluşmuş bir kere…
Doğrusunu isterseniz vatandaşın Sakarya’da görev yapan her gazeteciyi aynı kefeye koyması beni fazlasıyla rahatsız etti.
Sadece ben değil, bu güven “erozyonu” karşısında herkes rahatsız olmalı ve gerekli önlemleri almalı.
Yoksa siz istediğimiz kadar “bizim bu tür işlerle bir ilgimiz olmaz” deyin. Yaşanan olaylar karşısında vatandaşı inandıramazsınız.
Buradan hareketle bugünkü yazımı Robert Bosh’un şu sözüyle bitirmek istiyorum; “İnsanların güvenini kaybetmektense para kaybetmeyi tercih ederim.”
Acaba diyorum, “Sakarya medyasının sıkıntısı” Robert Bosh’un söylediklerinin tam tersi gibi düşünmesi mi? Sizce…?
Next