Gazetelerde ve internet sitelerinde okumuşsunuzdur. Geçen hafta İsviçre’de “maaş referandumu” yapıldı.
Çalışsın çalışmasın herkese 2 bin 500 İsviçre Frangı, bizim paramızla 7 bin 500 TL “temel yurttaşlık geliri” ödemesi yapılması önerisi, yapılan referandumda reddedildi.
Hem de öyle çok az bir oy farkı ile değil. Yapılan referandumda İsviçreliler bu teklifi yüzde 78 gibi büyük bir oranla reddetti…
Her ne kadar insanın inanası gelmese de İsviçreliler oturdukları yerden kendilerine verilmek istenen bu parayı resmen reddetti.
Hem de çok ilginç bir gerekçeyle; “çalışmadan para kazanmak insanı tembelliğe iter” düşüncesiyle referandumda hayır dediler.
Hükümet de referandumdan çıkan bu sonuç üzerine hazırladığı “temel yurttaşlık gelirinden” vazgeçti…
Acaba diyorum aynı referandum Türkiye’de olsaydı sonuç ne olurdu? Büyük bir çoğunluğu olmasa bile insanlar teklifi reddeder miydi?
Yoksa yapılan referandumda sandıktan yüzde 99,9 gibi büyük bir oranda evet oyu mu çıkardı?
Çok fazla düşünüp cevap vermeye gerek yok. Kesinlikle referanduma katılan herkes bu “maaşın” ödenmesi için oy kullanırdı…
Aslına bakarsanız inancımız gereği bu tam tersi olmalı. Yani İsviçreliler böyle bir teklife evet dese bile, biz aksini talep etmeliyiz.
“Çalışmak da bir ibadettir” deyip alın teri dökmeden kazanılan paranın “bereketi” olmaz diye düşünmeliyiz.
Dahası “iki günü eşit olan ziyandadır” Hadis-i Şerifine uygun olarak her günümüzü daha çok çalışarak kapatmalıyız…
Ancak toplum olarak çalışmayı pek sevmediğimiz ortada. Zira “kaytarmak” diye bir kavramın sadece bize has bir davranış biçimi olması da bunu gösteriyor.
Fırsatını bulmayalım, günlük çalışma süremizden anında “kaytarıp” kıyıda köşede görünmeden mesaimizi harcarız.
İşin sevabına günahına bakmadan, günlük 8 saatlik çalışma diliminde toplam 2 saat belki de daha fazla “kaytarır” dalgamıza bakarız…
Önümüzde Ramazan Bayramı var. Şimdiden bayram tatili 10 gün olsun diye hesap yapmaya başladık.
Muhtemelen de Ramazan Bayramı tatili 3 günden 10 güne çıkacak. Milli ve manevi değerleri bir yana bırakıp topyekûn “kaytarmanın” keyfi sürülecek.
Dolayısıyla İsviçre’deki referandum sonuçları karşısında verdiğimiz tepkinin “şaka gibi” olması normaldir…