Yine bildik ve tipik bir dolandırıcılık olayı.

Kendilerini “polis” olarak tanıtan 5 kişilik “şebeke” Sakarya’da gözüne kestirdiği 64 yaşındaki bir vatandaşı dolandırdı.

Hem de hatırı sayılır miktarda.

Tam tamına “188 bin TL.”

Doğrusu bugünkü şartlarda ciddi bir para!

Bu kadar çabuk nasıl “tezgaha” geliniyor pes doğrusu…!

***

Kendilerini “polis” olarak tanıtan dolandırıcıların kullandıkları ifadeye bak;

- FETÖ/PYD bağlantılı kişiler hesabınızdaki paraları boşaltacak!

- Paranızın kurtarılabilmesi için bu kişilerin yakalanması gerekiyor.

- Bunun için sana gelecek talimatları harfiyen uygula.

Sonrası malum;

- Falanca adrese “188 bin TL” getir.

- Bu adrese parayı almaya gelenlere “operasyon” yapıp şahısları yakalayacağız.

İşte bu kadar basit…!

***

İşin ilginç yanı, parayı tıpış tıpış getirip dolandırıcılara kaptırdığımız anda kafamıza “dank” ediyor.

O ana kadar akla;

- Bunlar dolandırıcı mı?

Sorusu gelmiyor.

Her şey olup bitiyor ondan sonra “polise” koşup;

- Galiba dolandırıldım!

Demek akla geliyor.

Günaydın…!

***

Yahu o zamana kadar neredesin?

Her gün benzer dolandırıcılık olayları “medyada” çarşaf çarşaf yayınlanıyor.

Emniyetten, yetkililerden, uyarı üzerine uyarı yapılıyor.

- Polis kimseden para istemez.

- Böyle bir durumda hemen emniyet güçlerini arayın!

Diye her birimizin telefonlarına bile gelen “çağrılar” oluyor.

Buna rağmen bu yöntemle dolandırıcılık olayları bitmiyor.

Bunun için bilinen bir ifade var ama biz yine de onu kullanmayalım.

Sadece “basiret” bağlanıyor deyip geçelim…!

***

Bir ihtiyaç sahibi veya aileden biri gelip çok değil “3-5 kuruş” borç para istese bahane üzerine bahane üretilir.

- Bu benim “kefen” param.

- Ne için istiyorsun?

- Neye lazım.

- Ödeyebilecek misin?

- Veririm ama “dolar” kuru üzerinden veya “altına” bağlarım.

- Senet alırım.

- Ödemezsen “donuna kadar alırım” haberin olsun.

Daha neler neler.

Alt tarafı “3-5 kuruş” borç para alacaksın diye “anandan emdiğin süt burnundan gelir” de yutkunur sesini çıkartamazsın.

Öbür taraftan dolandırıcının biri gelir “iki kelimeyle” elindekini avucundakini alır.

Anlaşılır gibi değil…!

***

Para sizin!

İstediğinize istediğiniz gibi verirsiniz.

Yeter ki dolandırıcılar karşısında da uyanık olun.

İnanmayın böyle şeylere.

Elinizdekini avucunuzdakini dolandırıcılara kaptırmayın.

Yoksa sizden borç para isteyip de vermediğiniz o yakınlarınıza muhtaç kalırsınız.

İşte o zaman “keşke” dersiniz ama iş işten geçmiş olur.

Zaten yaş kemale ermiş.

Bu ahir ömrünüzde yakınlarınızla, sevdiklerinizle çatır çatır yesenize paranızı!

Kimse tek kuruş “mezara” götüremiyor.

- Yemeyenin malını yerler.

Bilmiyor musun?

Şimdi uğraş dur…!