Günlerdir ekran ekran dolaşan Fethullah Gülen'in eski dostları, paralel yapı içinde yaşanan sapıklıkları ve sapkınlıkları anlatıyor.

Duymadığımız şey kalmadı.

Biri, "Terli fanilasını gönderince herkes kokluyordu" diyor, diğeri, "Onun ağzını sildiği peçeteyi yırtıp yiyenler bile oluyordu" diye ekleme yapıyor. 

Cemaat olarak bilinen bir sapık tarikatın raydan ne denli çıktığını görebilmemiz adına bu anlatılanlar hoş.

Lakin hoş olduğu kadar boş söylemler.
Yahu Fetullah Gülen ve sapkın müritleri bundan 28 gün önce 248 insanımızı şehit etti, 2 bin kişiyi bir daha asla eski hale dönmeyecek şekilde yaralayıp sakat bıraktı. 

Ülkenin polisini, askerini, kadınını, çocuğunu, yaşlısını katletti. Meclis'i, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ile Millet Camii'ni, Emniyeti bombaladı. 

Bundan daha ağır, bundan daha alçakça bir hal yok ki... Niye bunun üzerinde durmayıp da peçeteyi, atleti, kilotu tartışıyoruz.

Bizi düne kadar Can Dündar, Hakan Şükür gibi hain ünlülerle, Önder Aytaç, Emre Uslu gibi asalaklarla meşgul ettiler. Biz bunlarla meşgulken onlar perde arkasında darbe planları yaptılar. Yine mi aynı oyuna, aynı oyunlara geleceğiz?

Farkında değil misiniz?

Biz peçeteyi, fanilayı tartışırken birileri paralelle uzaktan yakından alakası olmayan, aksine bugüne dek paralelle canhıraş bir şekilde çatışan masum insanların canını yakıyor.

Emniyette, belediyelerde ve kamu kuruluşlarında iftiraya maruz kalanların isyanı arşı titretiyor.. 

Hala paraleli paralel eliyle temizlemeye çalışıyoruz. 

İş, bölgedeki müdürlere, amirlere bırakılmış. Onlar da sevmediği, hoşlanmadığı isimleri listeye ekleyip ekmeğinden ediyor. 


Paralelle mücadele böyle olmaz, böyle yapılmaz. 

Eğer paralel yapıyla mücadele böyle yapılmaya devam ederse şahit olun ki bir kaç yıla kalmaz, 15 Temmuz darbe girişimi gibi bir sıkıntı daha yaşayacağız.

Hale bakar mısınız?

Bank Asya'da 3-5 kuruşu olan memurların meslekten ihracına öncelik veriliyor. Yahu bankada parası olanlar en saf, en tehlikesiz olanlar. 

Bunlar soruşturulmasın, görevden alınmasın demiyorum ama paralelle mücadele bununla sınırlı tutulacaksa vay halimize...

Günlerdir bağırıyorum.

Adliyelerdeki katipler, cezaevlerindeki gardiyanlar ve özellikle güvenlik firmaları ciddi anlamda abluka altına alınmalı...

Hakkında yakalama kararı çıkarılanlar, adliyelerdeki katiplerin haber uçurması sayesinde sırra kadem basıyor. Yargının tüm yazışmaları bunlar sayesinde suçlulara, özellikle de Fuat Avni gibilere ulaştırılıyor.

Hakim karşısında itirafçı olmak isteyen darbeciler, "Katibi salondan çıkarırsanız size her şeyi anlatırım. O burada dururken benim her söylediğim anında Pensilvanya'ya veya imamlara ulaşacak. Verdiğim bilgiler ulaşırsa beni cezaevinde yaşatmazlar" diyor.

Cezaevlerindeki bazı FETÖ’cü gardiyanlar itirafçı olmak isteyen bu şahısların başında birer cellat gibi bekliyor. İtirafçı olmayan FETÖ’cü darbeciler cezaevinde ağalar gibi yaşıyor. 

Bakın tekrar uyarıyorum.

Cezaevlerine el atılmazsa itirafçı olmak isteyenler birer ikişer ortadan kaldırılacak ve olaya intihar süsü verilecek.

FETÖ’cü yapılanmanın güvenlik şirketlerine sızdığını bilmeyen yok. Bu güvenlik görevlileri istediği yere istediği silahlı adamları sokabiliyor.  Mehmet Kiraz'ı makamında rehin alıp katledenler Çağlayan Adliyesi'ne nasıl girdi, o silahları adliyeye nasıl soktu sanıyorsunuz?

İstanbul Belediyesi'ni darbecilere teslim eden güvenlik firmasını unuttuk mu? Cumhurbaşkanı'nın kaldığı oteldeki güvenlik görevlilerinin darbecilere nasıl mihmandarlık yaptığını unuttuk mu?

TRT paralelcilerden temizlendi mi?

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde paralelci olmayanlar birer ikişer sokağa atılıyor. İSKİ'deki müşavirler, sevmediği isimleri birer ikişer çağırıp, "Bana karşı gelirseniz sizi paralelden attırırım" diye tehdit ediyor. 

AK Parti'nin teşkilatlarında bir tane paralelci yok mu? 

Allah'ın bir kulu bulunamadı mı oralarda? Belediyelerde bir kişi yok mu paraleli savunan? "Kıyamet kopsa ben buraya Zaman ve Bugün gazetelerini sokacağım" diyen başkanlar ve başkan yardımcıları hala görevlerinin başında...

Belediyenin kültür merkezlerini her 17 Aralık'ta CHP'ye kiralayıp, "Hırsız AKP" programları yaptıran belediye yetkililerine neden dokunulmuyor?

Gönderilenlerin tamamı paralelci değil demiyorum. Ama altını çizerek söylüyorum. Bugün ihraç edilenlerin paralelcilerin oranı yüzde 50 ise onların yerine alınan paralelcilerin oranı yüzde 70'i buluyor.

Paralelin boşalttığı koltuklara yeni cemaatler dadanıyor. Türkiye'de adeta bir cemaatler savaşı yaşanıyor. Her bir cemaat, bir diğerini kötülüyor,"Devlet kadrolarında onlar değil, biz olmalıyız" diyerek ayak oyunları yapılıyor.

Devletin yapacağı tek şey tüm vatandaşlarına nötr olmak. Kimin hangi cemaatten, hangi tarikattan, hangi ideolojiden olduğuna bakılmaksızın iki şart aranmalı.

1 - Liyakat

2 - Sadakat

İster ateist olsun, ister Süryani, ister cemaatçi olsun, ister bilmem ne. Bu iki erdeme sahip olanlara el verilmeli. Devletine ve milletine sadakatle bağlı olanlar ve işinin ehli olanlar göreve getirilmeli. 

Liyakat ve sadakat sahibi insanlar dururken TRT'ye ve diğer devlet kurumlarına Erhan Çelik gibilerini almaya devam edersek, inanın başımız belalardan kurtulmayacak.(S.ÖZIŞIK)
Sağlıcakla kalın…