Her dini bayram öncesi adet olmuşçasına; “nerede o eski bayramlar” diye hayıflanır dururuz.Aslında bu iç çekmede haklı olduğumuz taraflar çoktur. Nedendir bilinmez gelen her dini bayram bir öncekini aratır.Bu defa da günün anlam ve önemine binaen eskiden
Her dini bayram öncesi adet olmuşçasına; “nerede o eski bayramlar” diye hayıflanır dururuz.
Aslında bu iç çekmede haklı olduğumuz taraflar çoktur. Nedendir bilinmez gelen her dini bayram bir öncekini aratır.
Bu defa da günün anlam ve önemine binaen eskiden evlerimizde oturup geçirdiğimiz “yeni yıl” akşamlarını şöyle bir hatırlayalım istedim.
Gerçekten de eski “yeni yıl” akşamlarına baktığımızda bugün ile arasında dağlar kadar fark olduğunu görürüz…
Gerçi “yeni yıl akşamları” benim için fazla bir anlam taşımıyor. Sadece takvim bloğunun yenisiyle değiştiği bir gün o kadar.
Yine de eski “yeni yıl akşamları” dendiğinde aklıma, tek kanallı ve “siyah-beyaz” televizyon eğlencesi geliyor.
O tarihlerde maaile geçerdik tek kanallı televizyonun karşısına bize ne sunarlarsa onu seyrederdik. Adına eğlence derseniz tek eğlencemiz işte buydu…
Evin en müstesna yerinde duran ve üzerine titrenen, tek kanallı “siyah-beyaz” televizyonumuzu izlerken bir yandan da gözümüz saatte olurdu.
Saat biran önce 24’ü vursun diye zamanı iple çekerdik. Yanlış anlamayın öyle geriye doğru sayıp “yeni yıl kutulu olsun” diye bağırmak için değil.
Bizim heyecanımız bambaşkaydı. Saat tam 24’te ekranlara “milli dansözümüz” önemli şahsiyet “Nesrin Topkapı” çıkardı…
Hatırlıyorum da saat gece yarısı olmadan büyüklerimiz; “yeter bu kadar” deyip odalarına çekilirdi. Biz de “Nesrin Topkapı’yı” seyretmeden yatmazdık.
Gençlik işte ama o tarihlerde tek kanallı televizyon ekranına bir “dansözün” çıkması çok büyük bir olaydı.
Bugünkü gibi öyle ortalık “dansöz” kaynamıyordu. Tek ve yegâne biricik “Nesrin Topkapı” ablamız vardı.
Ekrana çıkmasına da sadece “yeni yıl” akşamlarında izin verilirdi. Yani “Nesrin Topkapı” her “yeni yıl akşamının kadrolu dansözü” olmuştu.
Bugün piyasada bolca “dansöz” bulunsa da şimdiye kadar “Nesrin Topkapı” ablamızın eline su dökebilecek çıkmadı…
Bu arada “Zeki Müren’i” de hatırlamamak olmaz. Her “yeni yılda” mutlaka “Zeki Müren” ekranda olurdu.
Anlayacağınız “Zeki Müren de” tıpkı “Nesrin Topkapı” gibi “yeni yılın kadrolu” sanatçılarından en önemlisiydi…
Bugün onlarca televizyon kanalımız var ama hiçbiri “yeni yıl” ile ilgili aynı heyecanı, aynı tadı vermiyor.
Hangi kanalı açsanız programlar birbirinin aynı. Böyle olunca da “yeni yılı” benim gibi her sene evinde geçirmek durumunda kalanlar için oldukça sıkıcı ve kısa geçecek.
Anlayacağınız “nerede o eski yeni yıl akşamları?” deyip erkenden yatacağım. Hepinize iyi yıllar…
Next