Çok klasik bir sözdür, zamanın ne kadar da çabuk geçtiği.

Ama gerçekten de öyle değil mi?

Daha dün 2015’e girmemiş miydik? Ne zaman geldi 2016?

Acısıyla, tatlısıyla bir yılı daha geride bırakıyoruz.

Herkes gibi ben de yeni yıldan, önce sağlık, mutluluk, huzur istiyorum. Bunu sizlerin adına da diliyorum.

Yeni bir yıla girmek adına değil de yılbaşı ile ilgili bir şeyler dile getirmek istiyorum.

Şöyle bir çarşı, pazarda dolaşıyorum da, her yer kırmızıya bezenmiş. Mağazalar kırmızıyla süslenmiş, kırmızı giysiler vitrinlere yerleştirilmiş. Yılbaşı süsleri, şapkalar raflardaki yerini almış. Mankenlerde Noel baba şapkaları!

Bir de günler öncesinden yılbaşı programları için planlar hazırlanmış, rezervasyonlar yaptırılmış. İnsanlar yakınlarına yılbaşı hediyesi almak için mağaza mazağa dolaşıyor.

Kendi kendime diyorum ki, galiba dini bayramlara göstermediğimiz kadar ilgi gösteriyoruz yılbaşı gecelerine.

Kendi, gelenek ve göreneklerimizden ne kadar da uzaklaşmışız, ne kadar da yabancı olmuşuz.

Sadece takvimden ve dolayısıyla da ömrümüzden eksilen bir gün için bu kadar şatafata gerek var mı diye düşünüyorum.

Sanki çok mutlu bir yılı geride bırakıyormuşuz gibi neyin kutlamasını yapıyoruz bunu da anlamakta güçlük çekiyorum.

Dünyada milyonlarca insan açlık sınırında yaşarken, yanı başımızdaki birçok ülkede kan gövdeyi götürürken, insanlar yerinden yurdundan edilirken, kışı çadırda geçirmek zorunda kalırken, hatta kendilerine bir vatan ararken, doğu ve güneydoğuda terör olayları her gün içimize ateş düşürürken, biz neyin kutlamasını yapıyoruz?

Yaşanan bu kadar acı, gözyaşı varken bir insan olarak gördüğüm manzaralar karşısında hem vicdanım sızlıyor, hem de manevi olarak bu kadar abartılı kutlamaları kabul edemiyorum.

Bayramda, dini vecibesini yerine getirmek adına kurban kesenlere cani diyebilen bu ülkenin zavallı insanlarına karşı, birilerinin de çıkıp, siz kimin yılbaşını kutluyorsunuz diyebilmeli bence.

Belli bir kesim tarafından Türk insanının beynine kazınan ve artık normalleşmeye dönen bu tür kutlamaların aslında bizimle hiç alakası olmadığını anlatmalı birileri.

Anlatmalı ki, kendi değerlerimizi yitirmeyelim, onlara sahip çıkalım.