Haziran ayı başlarında adresime Cumhuriyet Savcılığı’ndan bir evrak gelmiş. Haliyle evde bulunamadığımdan evrak da muhtara teslim edilmiş.Posta kutusunu açıp içinde ne var ne yok diye bakmak gibi bir âdetim olmadığından muhtara bırakılan çağrı kâğıdı geçe

Haziran ayı başlarında adresime Cumhuriyet Savcılığı’ndan bir evrak gelmiş. Haliyle evde bulunamadığımdan evrak da muhtara teslim edilmiş.

Posta kutusunu açıp içinde ne var ne yok diye bakmak gibi bir âdetim olmadığından muhtara bırakılan çağrı kâğıdı geçen gün tesadüfen elime geçti.

Çağrı pusulasıyla birlikte Korucuk Muhtarlığı’na gidip Cumhuriyet Savcılığı’ndan adıma gelen bu evrakı aldım.

Evrakı aldığımda mayıs ayı başlarında “28 Şubat’ta Sakarya’daki gazetecileri fişleyen gazeteciler” başlıklı yazımla ilgili mahkeme kararını gördüm.

Malum “28 Şubat’ta Sakarya’daki gazetecileri fişleyen gazeteciler” başlıklı yazım üzerine “Zafer Tokuş” hakkımda şikâyetçi olup beni mahkemeye vermişti.

Yazdığım yazının içinde adı hiç geçmemesine rağmen “Zafer Tokuş” soluğu Cumhuriyet Savcılığı’nda alıp benden şikâyetçi oldu…

Tabi Cumhuriyet Savcılığı “Zafer Tokuş’un” şikâyeti üzerine benim ifademe başvurdu. Peki ya sonuç?

Sonuç ortada. Cumhuriyet Savcılığı’nın “Zafer Tokuş’un” şikâyeti üzerine verdiği karar aynen şöyle;

“Yukarıda belirlenen iddia, savunma ve delillerle birlikte değerlendirildiğinde; suça konu köşe yazısında müştekinin adının hiçbir şekilde geçmediği.

O’na yönelik iddiada bulunmadığı gibi müşteki ve başkasına hakaret içeren bir kelime kullanmadığı!

Atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığının anlaşılmasına binaen şüpheli hakkında, ‘KOVUŞTURMAYA YER OLAMADIĞINA’ karar verildi”

Sizin anlayacağınız “Zafer Tokuş’un” hakkımda Cumhuriyet Savcılığı’na yaptığı şikâyet mahkemece reddedildi…

Zaten işin en başında adres yanlıştı. Bir kere “Zafer Tokuş” ismi hiçbir zaman “28 Şubat” olayları ile ilgili gündeme gelmedi.

“Zafer Tokuş” ismi “Taraf Gazetesi’nde” 2010 yılında yayınlanan “Balyoz Darbe Planı” haberi ile gündeme geldi.

Gazetenin aynı günkü nüshasında “Harekât Planına Kamuoyu Desteği Sağlanmasında Faydalanılacak Medya Mensupları” haberinde ismi yer aldı.

Durduk yerde benim yazdığım “28 Şubat’ta Sakarya’daki gazetecileri fişleyen gazeteciler” başlıklı yazımla birlikte neden “işkillendi” anlayamadım.

Sonra maden bu kadar rahatsızsın, 2010 yılında “Taraf Gazetesi” ismini açıklarken aklın neredeydi?

Neden “Taraf Gazetesi’ne” bugüne kadar dava açmadın da, hiç alakası olmayan “28 Şubat” ile ilgili yazdığım yazıdan rahatsız oldun?

Sen bana değil, 2010 yılında adın “Harekât Planı’nda” yayınladığı gün “Taraf Gazetesi’ne” dava açmalıydın. Veya diğerleri gibi bir açıklamayla bunu yalanlamalıydın.

Gerçi o “taraf” seni ilgilendirir. Benim ilgilendiğim “taraf” ise “Mahkemeden Zafer Tokuş’a ret” cevabı verildiğidir…