Birkaç gündür psikolog, yazar, tiyatro yazarı, masal yazarı, TV programcısı, okul kurucusu, eğitimci Prof. Dr. Üstün Dökmen gündemi meşgul ediyor.

Zira geçtiğimiz günlerde Serdivan Rehberlik ve Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen bir programda “başörtülü hanımlar” için öyle sözler sarf etti ki, affedilir gibi değil.

Prof. Dr. Üstün Dökmen bu toplantıda yaptığı konuşmanın bir bölümünde;

“Başörtülüler psikolojik danışman, rehber öğretmen olamaz. Meslek icra edilirken İnşallah, Maşallah, Hayırlısıyla gibi cümleler saf edilmemelidir” dedi…!

***

Şimdi buraya kadar bir nokta koyalım.

Sonra da bu toplantının evveliyatına bir bakalım.

Bir kere isminin önünde hangi sıfatlar bulunursa bulunsun bu tür toplantılar düzenlenirken kişinin daha önceki söylediklerine bir bakılır.

Ondan sonra konferansa çağırılacaksa çağırılır.

Şayet Üstün Dökmen hakkında “internette” şöyle bir tarama yapıp verdiği konferanslarda neler söylediğine bir bakılsaydı bugün bunlar konuşulmazdı.

Ancak siz, kişiler hakkında hiçbir bilgi sahibi olmadan onlara bu fırsatları verirseniz işte böyle “kuyuya attığı taşı” çıkartmak için uğraşırsınız…!

***

Kimse kusura bakmasın!

Üstün Dökmen Sakarya’ya konferans vermeye hiç davet edilmemeliydi.

Hele Serdivan Rehberlik ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü gibi bir kurum böyle bir hataya düşmemeliydi.

Maalesef Üstün Dökmen, Serdivan Rehberlik ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü’nün daveti üzerine Adapazarı’na geldi.

Herkesin gözünün içine baka baka “başörtülü hanımlara” saygısızlık edip gitti.

Şimdi “40 akıllı da” attığı taşı “kuyudan” çıkartmaya uğraşıyor…!

***

Hadi bir hata yaptınız ve Üstün Dökmen’i konferansa getirdiniz!

Bunu anlayabiliriz.

Ancak Üstün Dökmen konferans sırasında “başörtülü hanımları” rencide ederken neden kimse o onda orada bulunmayan Sakarya Milli Eğitim Müdürü’nü uyarmıyor?

“Başörtülü hanımlara” yapılan saygısızlıktan haberi olmayan Milli Eğitim Müdürü tarafından Üstün Dökmen’e neden “plaket” verdiriliyor?

İşin boyutu büyüyünce de; “Yok Sakarya Milli Eğitim Müdürü orada yoktu, Yok şuydu. Yok buydu!”

Telefon denen bir “icat” var.

Sakarya Milli Eğitim Müdürü’nü bu duruma düşürmeden arayıp “ikaz” etsenize…!

***

Sahi Üstün Dökmen o saygısız ifadeleri kullanırken İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı yetkililer n’apıyordu?

Hadi Sakarya Milli Eğitim Müdürü başka bir programdaydı.

Haliyle olanlardan da haberi olmadı.

İyi de;

Üstün Dökmen’in programında İl Milli Eğitim Müdürlüğü görevlilerinden bir Allah’ın kulu yok muydu?

İllaki vardır.

Onlar o sırada ne yapıyordu?

Neden Sakarya Milli Eğitim Müdürü’nü anında uyarmadılar…?

***

Lafı daha fazla uzatmanın anlamı yok.

Üstün Dökmen gibi bir ismi konferansa çağırmak bir hataydı.

Üstün Dökmen “başörtülü hanımlara” saygısızlık ederken o anda buna tepkisiz kalmak başka bir hata olmuş.

Hele Üstün Dökmen’in yaptığı saygısızlığı Sakarya Milli Eğitim Müdürü’ne anında bildirmeyip “plaket” verdirilmesi başlı başına bir hata olmuş.

Öyleyse kabahati Üstün Dökmen’de aramanın anlamı yok.

Üstün Dökmen’in zihniyeti bu!

Dolayısıyla bizim için Üstün Dökmen’in söylediği hiçbir şeyin kıymeti yoktur.

Asıl kabahat, Üstün Dökmen gibi isimlere değer verenlerde!

Sakarya Milli Eğitim Müdürü’nü, Üstün Dökmen’in “başörtülü hanımlara” yaptığı saygısızlık konusunda uyarmayanlarda.

Galiba üzerinde asıl durulması gereken konu bu…!