Çark Caddesi ve çevresinde SEDAŞ’ın haftalardır devam eden altyapı çalışmaları artık insanları bezdirdi.

İnsanlar tozdan topraktan kapı pencere açamaz oldu. Millet resmen “toz” soluyup” toprak tükürmeye başladı.

İşin tuhafı kimsede bu sıcakta insanları tozdan topraktan kurtarmak için neler yapabiliriz diye düşünmüyor…

Yahu insanın aklına bu sokak ve caddeleri “sulamak” hiç mi gelmez. Siz ne biçim belediyecisiniz? Nasıl iş yapıyorsunuz?

Alt tarafı bir-iki itfaiye aracını sokaktan geçirip toz-toprak kalkmasın diye ıslatacaksınız. Bu da mı düşünemiyorsunuz?

İnsanları bu sıcakta bunaltmaya ne hakkınız var? Millet sizin gibi “klimalı” odalarda bir tarafını serinletmiyor. Ayıp ya…

Öte yandan günde 3-5 defa kesilip giden elektrikte ayrı bir dert. Anladık, bir çalışma yapılıyor da “zırt-pırt” elektrik neden kesilir? Bu kadar esnaf iş yapıyor.

Termometrelerin “35 dereceyi” gösterdiği bir ortamda, esnaf gıda maddelerini bozulmadan nasıl saklayacak?

Vakitli vakitsiz elektriği kesmeye ne hakkınız var? Elektrik denen bu mereti kesecekseniz bunu önceden duyurun. Zaten buna yasal olarak da mecbursunuz…

Buyurun, dün Tül Sokak’ta yine çalışma yapılıyor, akşamüstü iki kamyon bir kepçe sokağa girmiş resmen “terör” estiriyor.

Nasıl araç kullanıyorlarsa koca direğe öyle çarptılar ki, teller bir birine değip “şase” yaptı. Tabi sonuç malum!

Anında elektrikler gitti. Sonrası mı? Vallahi ben bildiğim bütün sinli kaflı sözleri kullandım. Hem de aklıma kim gelirse…

Artık hakikatten “eşeğin kulağına su kaçırdınız.” Yaptığınız iş “ürküttüğünüz kurbağaya” değmiyor bilesiniz.

Ya bu alt yapı çalışmalarını üstlenen firmanın adam gibi kulağını çekersiniz ya da sözleşmesini yırtıp yollarsınız.

Böyle şey mi olur? Adamlar sanki “Harran Ovası’nda” çalışıyor. Dikkat etsene iş yaparken! Koskoca direği görmüyor musun? Gözün nereye bakıyor…?

Kimse kusura bakmasın bu alt yapı çalışması başladığından beri Çark Caddesi esnafı artık patlama noktasına geldi.

Maazallah bugünlerde belediye ve SEDAŞ yetkililerinden birini veya bir kaçını Çark Caddesi’nde yakalamasınlar, inanın çok kötü yapacaklar.

Yok, yok öyle bağırıp çağırma, dövme sövme falan değil. “Hay sizin yapacağınız işe” diye başlayıp…