Sakarya Üniversitesi Hukuk Topluluğu tarafından düzenlenen, 'Savcılık Mesleği ve Geleceği' isimli konferans önceki gün SAÜ Kültür ve Kongre Merkezi'nde gerçekleştirildi…Sakarya Üniversitesi Hukuk Topluluğu tarafından düzenlenen 'Savcılık Mesleği ve Gelece

Sakarya Üniversitesi Hukuk Topluluğu tarafından düzenlenen, 'Savcılık Mesleği ve Geleceği' isimli konferans önceki gün SAÜ Kültür ve Kongre Merkezi'nde gerçekleştirildi…

Sakarya Üniversitesi Hukuk Topluluğu tarafından düzenlenen 'Savcılık Mesleği ve Geleceği' isimli konferansa, Sakarya Cumhuriyet Başsavcısı Orhan Usta ve Sakarya Cumhuriyet Savcısı Tahsin Yaralı konuşmacı olarak katıldı…

Sakarya’nın her iki savcısı da mesleklerini layıkıyla yerine getirmeye çalışan hukuk adamıdır…

Sakarya’nın bu iki güzide savcısı konuşmalarında, savcılık mesleğinin çok kolay bir iş olmadığını ve ayrıca yeni kurulan hukuk fakültesi öğrencilerine mesleğin önemli noktalarını anlattılar…

Sakarya Cumhuriyet Başsavcısı Orhan Usta’nın “savcılığın öyle sanıldığı kadar çok kolay bir meslek olmadığını ve kıdem arttıkça yükümlülüğün çoğaldığını” söylemesi, savcılığın ne kadar zor zanaat olduğunu göstermektedir…

Konuya dair birkaç kelam etmem gerekirse…

Nihayetinde savcı kanun adamıdır…

Kanunu ve yasayı iyi bilmek zorundadır…

Vatandaşın dilinden anlamalıdır…

Lakin, her vatandaş şikayetini bir avukat nezdinde yapmamaktadır…

Hukuk dilini bilmeyen bir vatandaşın şikayetini savcı çok iyi anlayıp ona göre kanun ve yasayı uyguluyorsa o savcı mesleğinde profesyonelleşmiş (meslekte olgunlaşmış veya tam öğrenmiş) demektir…

Bu işin başka bir zorluğuysa; Kanunlar zaman zaman değişmektedir…

Savcı ve hakimler her değişen kanunu bilmekle yükümlüdür…

Zira bunun gerisinde kalma lüksleri yoktur…

Dolayısıyla savcılık ve hakimlik gerçekten zor ve azim isteyen onurlu bir meslektir…

Bir de hakimlerin ve savcıların görevlerini fiilen ifa ettikleri adliyelerin fiziki yapıları da önemlidir…

Sakarya Adliyesi her ne kadar yeni bir yerleşke olsa da yetersiz ve biçimsiz bir bina, tabiri caizse çalışanını adeta boğuyor…

Bu meyanda mevzunun özüne dönersek, hukuk öğrencilerine Sakarya Cumhuriyet Başsavcısı Orhan Usta’nın: "Maalesef ki hakim ve savcı atamaları yeterli değil. Adliye binalarının ve devlet bütçesinin eksikliği mevcut hakim ve savcılarımızın sorumluluğunu artırmaktadır" söylemine hak vermemek elde değil…

Sakarya Cumhuriyet Savcısı Tahsin Yaralı’nın panelde:"Okulda öğrendiğiniz teorileri okul yaşantısı sürerken stajla birlikte pratiğe dökerseniz mezun olduğunuzda çok daha güçlü olursunuz" demesi doğrudur. Ve ben bu söylemin üzerinden bir adım daha ileri giderek, hukuk fakültelerinde öğretilen bilgi ile adliyelerdeki uygulamaları birebir örtüşmesi mümkün değildir notunu bu sütunlara düşmek istiyorum…

Açıkçası hukuk mezunları hemen hakim ve savcı yapılmamalıdır…

Bir süreliğine hukukçu kimliğini önce meslek edinmek istediği hakim ve savcılara karşı avukat olarak yapmalıdır…

Çünkü avukatlık mesleğini bir süreliğine yapan hukukçu hakim ya da savcı olduğunda olaylara bakış açısı ve muhakeme yeteneğini işe başlar başlamaz ortaya koyar…

Yanılmıyorsam şu son hakim ve savcı atamalarında beş yıllık avukatlık yapmış olanlar tercih edilmiş…

Adalet Bakanlığı doğru olan yapmıştır…

Yine bu meseleye dair bir ülkeden örnek vermek istiyorum ve o ülke de İngiltere’dir…

İngiltere’de hukuk mastırını yapan bir arkadaşım anlatmıştı; yanlış hatırlamıyorsam, orada (yerel mahkemeler için söylemiyorum) üst mahkemelere hakim ve savcı olabilmek için önce beş yıl (sadece) yazılı savunma avukatlığı yapmak ve sonrasında da sözlü avukatlık yapma zorunluluğu varmış…

Son sözüm de SAÜ’de Hukuk Fakültesinin açılmasıyla alakalı olacak…

İyi ki ilimizde bir hukuk fakültesi açıldı. Hukuk fakültesi hem şehrimize ve hem  hukuk alanına katkı sağlayacağı gibi, bizzat mesleklerini hukuk alanında icra eden iki değerli savcılarımız gibi diğer kanun adamlarının da tecrübelerinden yararlanılmış olunacaktır…

Sağlıcakla kalın…