Geçen yıllarda “mahallemde iftar var” adı altında her mahallede “iftar sofraları” kurulurdu.

Sanki bu sene bu “iftar sofraları” kurulmayacak gibi gözüküyor.

Onun yerine belediye başkanları mahallelerde vatandaşın sofrasına “iftara” gidecek.

Zira Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce ve Adapazarı Belediye Başkanı Mutlu Işıksu böyle bir uygulama başlattı.

“Çat kapı” habersiz vatandaşın kapısı çalınacak.

Allah ne verdiyse sofraya oturulup “iftar” açılacak…!

***

Kim bilir belki de doğrusu budur.

Meydanlarda “iftar” sofraları kurmak yerine gariban vatandaşın sofrasında “iftar” etmenin fazileti daha büyük olur.

Ne de olsa “iftar” organizasyonlarında “iftara” gelen vatandaşlarla birebir ilgilenmek mümkün olmuyor.

Zaten gariban vatandaş da öyle pek göz önünde kalmak istemiyor.

“İftar” sofrasına gelmişse daha ziyade kenarda kalmayı tercih ediyor.

“İftarını” yaptıktan sonra da kimseye görünmeden ayrılmayı düşünüyor…!

***

Dolayısıyla;

Vatandaşın halini anlamak ve dertlerine, sıkıntılarına birebir şahit olmak adına program yapmadan “çat kapı” gidip “iftar” sofrasına konuk olmak en doğrusu.

Tabi önceden haber vermeden!

En önemlisi de tanıdık, eş, dost, ahbap evine konuk olmadan.

O evde “iftarda” ne yeniyorsa “diz kırıp” yer sofrasında beraberce “iftar” açmak.

Yani, “umduğunu değil, bulduğunla” yetinmek şartıyla…!

***

Zaten tam tersi olursa amaç hâsıl olmaz.

Yani önceden “iftara geleceğiz” diye haber verilmeden misafir olunmalı.

Eş, dost, tanıdık, ahbap evi kesinlikle tercih edilmemeli.

Zira biz öyle bir milletiz ki;

Ne kadar gariban olursak olalım, birilerinin evimize “iftara” geleceğini duyduk mu varımızı, yoğumuzu ortaya koyup o sofrayı donatırız.

Ertesi akşam “iftarda” aç kalacağımızı bilsek bile o “iftar” sofrasına “kuş sütü” dahi koyabilmek için her fedakârlığı yaparız.

Hele “iftara” gelenin belediye başkanı olduğu duyulursa gerisini siz düşünün…!

***

Netice itibariyle yalnızca bir, iki, üç, beş belediye başkanı değil.

Ramazan boyunca Sakarya’daki bütün belediye başkanları kendi mahallelerindeki garibanların “iftar” sofralarına katılmalıdır.

Hatta sadece “iftar” değil, “sahurda” da “çat kapı” uygulaması sürdürmelidir.

Vatandaşlarla gönül bağı kurmanın en kestirme ve en anlamlı yolu budur.

Zaten o insanlar sizi bir kere olsun “iftar” sofrasında ağırladı mı, artık “sırtınız yere gelmez.”

Nitekim siz onlar için artık, “gönüllerin başkanı” oldunuz demektir…!