Depremdi, seldi, kasırgaydı gibi afetler karşısında elbette insanoğlunun yapacağı çok fazla bir şey yok.

Allah muhafaza sel geldi mi önünde durmak pek mümkün değildir. Geçtiği yerleri yerle bir eder.

Deprem ve hortum gibi afetlerde öyle! Ne zaman, neresini ve ne şiddette vuracağını kestirmek güçtür…

Ancak “yapacak bir şey yok” deyip de hiçbir tedbir almamak da, hem ilmen hem de dinen doğru bir yaklaşım değildir.

Siz tabii afetlere karşı elinizden geldiğince, teknolojinin el verdiği ölçülerde gerekli tedbiri almak zorundasınız.

Tabi bu tedbirleri alacak olanlarda başta yerel yönetimler olmak üzere devletin resmi kurum ve kuruluşlarıdır…

Hatırlayın bu şehir 1999 yılında bir deprem yaşadı. Binlerce ölü ve yaralımız oldu. Aklımız biraz başımıza gelir gibi oldu ama sonradan yine cıvıttık.

Yarın Maazallah yine bir deprem olduğunda alınan tedbirlerin ne denli sağlıklı olduğunu göreceğiz!

O gün geldiğinde ki; eninde sonunda yine deprem gerçeği ile yüzleşeceğiz, İnşallah bugünkü idarecileri alınan tedbirler neticesinde “hayırla”yad ederiz…

Gelelim şu sel konusuna. Bu bir değil iki değil. Her şiddetli yağmur yağdığında maalesef hep aynı manzaralarla karşılaşıyoruz.

Dereler taşıyor ve önüne ne geliyorsa sürükleyip götürüyor. Halen izin verilen ve “dere yataklarına” yakın yerlere yapılan binalar büyük “risk” taşıyor.

Köprüler, yollar, evler yıkılıp milyonlarca lira zarar ortaya çıkıyor. Hatta can kayıpları bile yaşanıyor…

Öyleyse yapılması gereken ne? Öncelikle şu “dere yatakları” ciddi bir şekilde elden geçirmeli. Yapılaşmaya asla izin verilmemeli.

Ancak ne hikmetse bu konuda hiçbir kurum ciddi bir adım atmıyor. Bu konuda şimşekleri üzerine çeken SASKİ belediyeleri suçluyor, belediyeler ise başkasını.

Arada da olan vatandaşa oluyor. SASKİ ve belediyeler arasında sıkışan insanlar bunu malı ve en önemlisi de canıyla ödüyor…

Göreceksiniz, yarın yine şiddetli bir yağış olacak ve bunun öncesinde meteoroloji vatandaşları uyaracak. Sonrasında yine aynı manzarayla karşı karşıya kalacağız.

Sanki bu konuda tedbir alması gereken vatandaşmış gibi, yetkililer çektirdikleri fotoğrafa “saat 03.46 itibariyle teyakkuzdayız” diye yazıp konuyu geçiştirecek.

Anlayacağınız “fotoğraf çektirmekle bu iş olmuyor.” SASKİ, belediyeler, AFAD, vs bu konuda hangi tedbiri aldı? Yaptıkları tek iş fotoğraf çektirmek! Başka da bir şey yok…