Bakkallardan “veresiye defterlerinin” hayırseverler tarafından satın alınması ile ilgili haberleri seviyorum.

Düşünebiliyor musunuz?

Hayırsever vatandaş bir mahalle bakkalına giriyor.

Bakkala veresiye defterinde kaç liralık alacak yazılı olduğunu soruyor.

Aldığı cevaba göre cebinden çıkardığı parayı bakkala veriyor ve “veresiye defterini” alıp çıkıyor.

Şu inceliğe, ferasete, güzelliğe bakar mısınız…?

***

Buyurun;

Geçen gün Sakarya’da ismini açıklanmayan bir hayırseverin bakkalın “veresiye defterini” satın aldığı ortaya çıktı.

Hendek’teki bir bakkala giden hayırsever vatandaş “veresiye defterinde” adı geçen vatandaşların borçlarını ödeyerek kapattı.

Bakkalın dediğine göre;

Hayırseverin bu davranışı hem esnafı, hem de “veresiye defterinde” adı olanları mutlu etti.

Nasıl mutlu etmesin ki…?

***

Kim bilir o satın alınan “veresiye defterinde” kaç ailenin borcu vardır.

Evin reisi olan baba o bakkalın önünden geçerken kim bilir nasıl sıkılıyordu.

Belki de;

- Bakkala olan borç birikti.

Diye utancından ihtiyaçlarını bile alamıyordu.

Mübarek Ramazan ayından bir hayırseverin yaptığı bu hayrı gel de kıskanma.

O hayırsever vatandaşın aldığı “hayır-duaya” paha biçilemez…!

***

Doğrusu son zamanlarda böyle mahalle bakkallarının veresiye defterlerini satın alan hayırseverlerin sayısı artmaya başladı.

Gerçi Ramazan dolayısıyla yapılan “hayır-hasenatta” her zamankinden daha fazla artış olması normaldir.

Ancak Ramazan dışında da bakkallardan “veresiye defteri” satın alan vatandaşlar çoğalmaya başladı.

Zira bu hayırseverlerden bazı bakkalların “gevezeliğinden” haberdar oluyoruz.

Bir de hiç adı sanı duyulmayan hayırseverler var ki bunların sayısı da az değil.

Yani memleket boş değil…!

***

Netice itibariyle şunu da hatırlatmakta yarar var.

Hayırseverin biri çıkıp sessiz sedasız “hayır-hasenatını” yapıyor.

Öbür taraftan fakir ailelere sözde yardım yapan biri de;

Yardım malzemesi götürdüğü aileyi evin önüne dikiyor.

Çoluk çocuk “mahcup” bir halde “objektife” poz veriyor.

Yardım malzemesini götüren de “sırıtıp” poz veriyor.

Üstelik bu yardımı da kendi “cebinden” yapmıyor.

Dolayısıyla bu yardımların;

Birinden “riya” akıyor.

Ötekinden “ihlâs.”

Allah mübarek etsin…!