Bir cuma namazında Edirnekapı’daki Mihrimah Sultan Camii’nde idik.
Polis Mehmet’le karşılaştık.
Hoş beşten sonra “Hayırdır ne yapıyorsun burada” dedik.
O da “Başkan ERDOĞAN burada, namazı burada kıldık onu bekliyorum” dedi.
Erdoğan'ın yakın korumasıydı Mehmet, hem çok sağlam bir delikanlı, hem de kardeşimiz olduğu için sevinmiştik, önemli bir konumda diye.
Ama o gün bize görevini bırakacağını söyledi..
Necip de ben de “yahu sen ne yapıyorsun, ne güzel başkanın yanı başındasın, hayır dua kazanırsın, milyonlarca insan bu görev için yanıp tutuşuyor bırakma bu görevi” dedik.
25-27 yaşlarındaki cıvan gibi sportmen güçlü kuvvetli delikanlı aynen şunları söyledi:
“Abi ben insanlıktan çıktım. Artık dayanamıyorum, bu adam günde 2 ya da 3 saat bazen uyuyor bazen uyumuyor. Gecesi gündüzü yok.
Bir günde 2 ülkeye gidiyoruz, yurt içindi bir günde 3 ile gidiyoruz.
Sürekli planlar projeler, devlet liderleri geliyor gidiyor.
Ara sıra evine 3 saat uyumaya gidiyor.
Orada bile ya genelkurmay başkanı ya da MİT müsteşarı Hakan Fidan’la telefonla görüşüyor.
Gecenin bir yarısı hiçbir devlet görevlisini uyutmuyor. Görüntülü tele konferans yapıyor…
Öyle bir tempo ki sürekli bir koşuşturma hiç yerinde durmuyor.
Onun mesaisine benim bedenim dayanmıyor.
Ailemin, çocuğumun yüzünü göremez oldum.
Hiçbir özel hayatım kalmadı.
Bu koşuşturmaya normal bir insan dayanamaz abi.”
Aynen bunları söyledi..
Erdoğan 30 yıldır hep aynı tempoda koşturup duruyor.
Hangi can dayanır bu mesaiye, onun temposunda koşturan
ikinci bir şahsı tanıyanınız var mı?
Dünyanın neresinde bu tempoda çalışan bir lider, iş adamı, bürokrat, memur, işçi, esnaf, ziraatçı var.
İkinci bir şahsı tanıyanınız var mı?
Bu yaşında tüm mazlumlar için, ümmet için, devlet'i ebed-müddet davası için kendini bu vatana feda eden büyük lider, sen görevini hakkıyla yapıyorsun.
Şahidiz!..(Alıntı)
Sağlıcakla kalın