Birkaç gündür CHP Sakarya Milletvekili Engin Özkoç ve İl Teşkilatı arasında “yumruklaşmaya” varan gerginliği kaleme alıyorum.Geçen gün bir meslektaşım şakayla karışık; “Bu konuyu fazla yazıp çizme. Bakarsın arada sen de nasibini alırsın” gibi laf edip gül

Birkaç gündür CHP Sakarya Milletvekili Engin Özkoç ve İl Teşkilatı arasında “yumruklaşmaya” varan gerginliği kaleme alıyorum.

Geçen gün bir meslektaşım şakayla karışık; “Bu konuyu fazla yazıp çizme. Bakarsın arada sen de nasibini alırsın” gibi laf edip gülüştük.

Ben de “sıklet” olarak Engin Özkoç’un ayarında olmadığımı ancak gençliğimizde “Buruce Lee’den” gördüğümüz birkaç teknikle kendimi koruya bileceğimi söyledim…

İşin esprisi bir yana kesinlikle CHP Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’tan böyle bir “ima” dahi görmedim.

Her ne kadar kendisi karakter olarak bana biraz “asabi” gibi gelse de iyice de “psikopat” değil.

O yüzden her hangi bir endişem yok. Zaten endişem olsa elime kalem alıp bu mesleği seçmezdim…

Öte yandan yaşanan hadiselerin ortaya çıkmasından bugüne kaleme aldığım yazılarıma olumlu olumsuz birçok tepki aldım.

Tabi herkes kendice haklı! Kimse yaşanan olaylarda kendini suçlu olarak görmüyor. Top hep taca atılıyor.

İyi de ortada da bir vaka var. Hem de öyle görmezden gelinecek veya üzerinde durulmayacak cinsten bir durum değil.

Koskoca Cumhuriyet Halk Partisi’nin Sakarya Milletvekili Engin Özkoç, İl Teşkilatı’ndaki arkadaşlarıyla bir birine giriyor.

Bu olayı yok saymak mümkün mü? Biz de öyle yaptık ve yaşanan olayları bütün çıplaklığıyla ortaya koyduk…

İşin tuhafı haberi “medyadetay.com” adresinde yayınlamamız üzerine beni telefonla arayan CHP’lilerin ortak sorusu şu oldu; “Bu bilgiyi size kim verdi?”

Yahu arkadaş kim verdiyse verdi. Nerden duyduysak duyduk haber doğru mu? “doğru.” Öyleyse sana ne haberin kaynağından.

Bunu bahane edip de kalkıp CHP içinde “köstebek” avı başlatmanın anlamı ne? Üstelik olay emniyete de intikal etmiş “köstebeği” ne yapacaksın…?

Belli ki CHP içinde “adı konmamış” büyük bir huzursuzluk var. Öncelikle siz bu huzursuzluğu gidermenin yollarını arayın.

Bana sorarsanız bu huzursuzluğu bugünlerde köşelerine çekilmiş veya küstürülmüş, tabiri caizse “eski tüfek” CHP’liler çözer.

Ne yazık ki kimsenin aklına bu insanlardan “ağabeylik” yapmaları istenmiyor. Karşılıklı suçlamalarla “üste çıkma yarışı” yapılıyor.

Biliyorum şimdi de kalkıp birileri bana “aklınca bize akıl veriyor” diye sövüp saydıracak. Bazıları da beni haklı bulacak.

Olsun, o birileri “burnunun doğrultusuna” gittiği müddetçe bizde onları eleştirmeye devam ederiz.

Şaka bile olsa “Engin Özkoç beni de döver mi?” diye yapılan muhabbetleri hiç ciddiye almam. Doğru olduğunu bildiğim her şeyi, her şeye rağmen yazarım…