Dün bazı “internet haber sitelerinde” yayınladığımız haber ile ilgili mahkemenin verdiği karara istinaden haberler yapıldı.Sonuçta bu bir haberdir ve bende olsa yayınlarım. Dolayısıyla kimseye “neden yayınladın” diyecek halim yok.Ancak olayı sanki adam öl
Dün bazı “internet haber sitelerinde” yayınladığımız haber ile ilgili mahkemenin verdiği karara istinaden haberler yapıldı.
Sonuçta bu bir haberdir ve bende olsa yayınlarım. Dolayısıyla kimseye “neden yayınladın” diyecek halim yok.
Ancak olayı sanki adam öldürmüş veya devleti dolandırmış tarzında verilmesi biraz garibime gitti.
Kaldı ki daha yerel mahkemenin verdiği karar kesin değil. Henüz kesin karar verilmemiş bir dava üzerinden olayı farklı yere çekmeleri enteresan.
Üstelik kararı bile yanlış yazmışlar. Oysa “medeni cesaret gösterip” bizden isteselerdi kesinlikle esirgemezdim.
Zira bu bizim ne kadar doğru bir yolda olduğumuzu gösterir. Bu şehirde gerçekten birilerinin nasırına basmışız. Benim için önemli olan bu…
Şayet işiniz gazetecilik ama gerçekten gazetecilik ise bu tür davaların açılması son derece doğaldır.
Nitekim birileri gibi “suya sabuna” dokunmadan veya onun bunun “güdümünde” habercilik yaparsan bu tür hadiseler başınıza gelmez. Bu bir “tercih” meselesidir.
Bizim “tercihimizde” bellidir. Biz doğru bildiğimiz yoldan “aman başımıza bir şey gelmesin” mantığı ile dönmeyiz.
Kaldı ki neredeyse 30 yıla yaklaşmış meslek hayatım boyunca bu dava ne “ilktir” ne de “son” olacaktır. Bu gazeteciliğin “fıtratında” vardır…
Hani bir laf vardır “biz 40 kişiyiz, birbirimizi biliriz” diye. Çok doğru bir sözdür. Bizde gazeteciler olarak birbirimizi çok iyi biliriz.
Nitekim vaktiyle işlediği “adi suçtan” gözaltına alınan ve hala daha bu mesleğin içinde bulunup ortada dolaşanları bilen bilir.
Yine aynı şekilde mesleği gazeteci olup da “insan hayatını ilgilendiren bir davanın” soruşturma aşamasında “şüpheli” sıfatıyla yargılananları da biliriz.
Öyleyse biz mesleğimizi icra ederken gazetecilik adına “mahkemelik” olmuşuz çok mu? Tam tersi ben bundan asla gocunmam.
Zira mesleğimi herkesin gözü önünde icra ediyorum. Çok şükür “yüz kızartıcı” hiçbir suçun içinde olmadım. Allah’ta fırsat vermesin…
Sonuç olarak herkesin gözü önünde icra ettiğimiz gazetecilik mesleği sebebiyle “davalık” olduk. Bundan sonra da olabiliriz.
Çıktık savunmamızı verdik ve bize göre mahkeme doğru karar vermedi. Böyle bir davanın tek celsede 15 dakikada bitmesi enteresan oldu.
Sunduğumuz belge ve bilgiler bizde, dikkate alınmamış kanaati oluşturduğundan bu karara itiraz edip konuyu “Yargıtay’a” taşımaya karar verdik. Sonuç ne olur göreceğiz.
Ama her zaman “son gülen” olmak iyidir. Şimdilik yerel mahkemenin kararına bakıp bu davanın bizi korkuttuğunu sanıp “ellerini ovuşturanlar” havalarını alır.
Nitekim “sevinç çığlıkları” atanların bu tavrı “medyadetay.com’un” gücünden rahatsız olduklarının ispatıdır. O yüzden “durmak yok habere devam.” İşimiz bu…
Next