Geçtiğimiz hafta Bursa’da zabıta ekiplerince yakalanan bir “dilencinin” üzerinden 30 bin TL para çıkması herkesi hayrete düşürmüştü.
Bunun üzerine bir dilencinin günde ne kadar para topladığını tespit etmek adına Kocaeli ve Bolu’da iki gazeteci “dilenci” kılığına girdi.
Sonuç ise hiç de yabana atılır cinsten olmadı. Kocaeli ve Bolu’daki basın mensupları iki saatte tam “159 TL” para topladı…
Bolu’da “dilenci” kılığına giren basın mensubu vatandaşın karşısına “dilencilerin” en çok kullandığı “bir ekmek parası verir misiniz?” ifadesiyle çıktı.
Tam iki saat boyunca vatandaşlara “bir ekmek parası verir misiniz” diye “dilenen” basın mensubu tam “76 TL” topladı.
Yine aynı şekilde Kocaeli merkezde “dilenen” basın mensubu da iki saatte topladığı “83 TL’yi” zabıta ekiplerine teslim etti…
Doğrusu çok iyi para! Sakarya’da ki bizim basın mensubu arkadaşlar “tövbe” iki saatte “159 TL” kazanamaz.
Zira Sakarya’da günde “50 TL” kazanan basın mensubu arkadaşımızın sayısı çok azdır. Hatta bir elin parmakları kadardır.
İki gazeteci arkadaşın iki saatte topladıkları paralara bakacak olursak Sakarya’daki gazetecilerin iki ayda aldığı parayı “dilenciler” bir günde topluyor…
Bırakın gazetecileri, toplanan parayı aylığa vurduğunuzda ortaya çıkan meblağı değme “ceo” alamaz.
Hele genel müdür, daire başkanı falan bu rakamları rüyasında bile göremez. Bu kadar parayı bir arada görse görse “kayyumlar” görür.
Eh belli başlı isim dışında herkese de “kayyumluk” verilmediğine ve “dilencilik de” bize göre iş olmadığına göre ancak böyle “çenemizi yorarız…”
İşin o yönü bir yana iki gazetecinin ortaya çıkardığı gerçek şu ki, maalesef “duygu sömürüsüne” çok müsait bir toplumuz.
Karşımıza biri çıkıp el açtı mı hemen elimiz cebimize gidiyor. Hele “Çoluğunun çocuğunun sadakası olsun. Bir ekmek parası verir misin” dedi mi tamam!
Üçüne beşine bakmadan cebimizdeki bozuklukları çıkarıp veririz. Sonra da acınacak halde olan biz olduğumuzun farkına varmadan bir de onlara acırız…
Maalesef bizler “duygu sömürüsüne” bu kadar müsait olduğumuz müddetçe ve yetkililerce gerekli tedbirler alınmadığı sürece bu ülkenin “dilencisi” bitmez!
Tam tersi “dilencilik” cazip hale gelir! Buna bağlı olarak köşe başlarında ailece “dilenirken” gördüğümüz “dilenci” sayısı da her geçen gün artış gösterir.
Ne vergisi var ne de algısı! Hele “risk” desen sıfır! SGK zorunluluğu da yok! İş ve kazanç desen garanti! Daha n’olsun? Tabi “dilencilik dünyanın en karlı işi” haline gelir…