Çocuklar..
Çocuklarımız geleceğimiz, en değerli varlıklarımız.
En iyi şekilde yetiştirip büyütüp geleceğe hazırlamak istediğimiz yavrularımız.  Vatanına milletine ailesine dinine diyanetine bağlı olsun mutlu huzurlu başarılı bir hayatları olsun diye bebeklikten itibaren yatırım yaptığımız çocuklarımızın meşakkatli ve masraflı eğitim öğretim süreçlerine değinmek istiyorum.
 
Konunun önemine binaen Viktor Hugo’nun ‘’ Bir çocuğu eğitmeye karar verince, işe büyükannesinden başlamak gerekir’’ sözünü hatırlayarak başlayalım isterseniz.
Öncellikle bebeklere anlamlı bir isim verilmeli. Bebekliği sevgi ve ilgi ile geçen çocuklar  mutlu, sosyal yönü kuvvetli ve kendine güvenen bir kişiliğe  sahip olurlar. Bebeklerle ve çocuklarla göz teması kurulması, onlarla oyunlar oynanması ve sürekli soru cevap vb ile onlarla konuşmak tavsiye edilir.
 
Çocuklara fazla eleştirel gözle bakmamak lazım. Çok fazla kural koyarak onları sıkmamak aksine hareket alanı bırakmak lazım. İlgisiz olmamakla birlikte çok sert de olmamalı. Bu uyarılar göz önüne alındığında çocuklarla birlikte geçirilen her an onları daha çok mutlu yapacaktır.
Bir süre sonra çocuklar büyümeye başlayacak ve özgür hareket etmek isteyeceklerdir. Kendi kendilerine giyinmek, yemek yemek, hatta ayakkabı bağcıklarını bağlamak isteyecekler. Becerilerinin gelişmesi ve kendilerine güven kazanmaları için bu durumlarda onları desteklemek lazım.  Ben bu işi başarabilirim  diyeceklerdir.
 
Aşağılanmayan aksine takdir edilen çocuk tabi ki daha başarılı olur. Her istediği alınan ve aşırı korumacılık yapılan çocuk şımarık ve kendine  güvensiz büyür.  Fikirlerine saygı duyulan ve her zaman kulak verilen çocuğun kişisel gelişimi son derece olumlu etkilenir. Çocuklar öğütten çok örneğe dikkat kesilir.
 
Birbirini seven, görüş birliği içinde olan sıcak ev ortamında yetişen bir çocuk pek tabi ki aile içi şiddet ve kavga ortamında büyüyen çocuklardan psikolojik anlamda daha sağlıklı yetişir.
Çocukların fiziksel sosyal ve duygusal gelişimi için huzurlu ortamlara ihtiyaç vardır. Çocukların yanında sigara içilmemeli, kardeşi dahil kimse ile kıyaslamamalı, tehdit etmemeli ve strese sokulmamalı. Onlara kitap okuma alışkanlığı kazandırmalı, okulu sevdirmeli, başarıya güdülemeli ve bireysel kapasiteleri göz önünde bulundurulmalı.
              
Çocuklarımızı zararlı televizyon programlarından korumalı, onların bilgisayar oyunlarına teslim olmasına mani olmalıyız. Dışarıda kocaman bir hayat olduğunu onlara hissettirmeliyiz.
Çocuklarımızla alay etmemeli, onların da arkadaşları ile alay etmelerini engellemeliyiz. Onların yapmasını, söylemesini istemediğimiz şeyleri bizlerde yapmamalı söylememeliyiz. Çelişkili davranışlarda bulunarak kişilik gelişimlerini tahrip etmemeliyiz.
Kız erkek büyük küçük gibi ayrımlara girmeden tüm çocuklara adil davranmalı, her birinin ayrı ayrı çok kıymetli olduğunu hissettirmeliyiz.
Akademik eğitimlerine önem vermeli ama manevi eğitimlerini de asla ihmal etmemeliyiz. Ömer Muhtar’ın da dediği gibi; Çocuklarınıza sütle birlikte Kur'an'dan öğütler verin, boyları büyürken kalpleri ve bakış açıları da büyüsün."
Çocuklarımızı Şeyh Edebali’nin; ‘’Ey Oğul! Güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelamlısın. Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgarlarında savrulur gidersin.. Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder. Bunun için daima sabırlı, sebatkar ve iradene sahip olasın!.. Sabır çok önemlidir. Bir bey sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır’’ sözlerindeki gibi öğütlemeliyiz.
Mehmet Akif’ten  Asımın Nesli’ni, Mavi Marmara’dan Furkan Doğan’ı, Çanakkale’deki 15’lileri, zaman bendedir ve mekân bana emanettir şuurundaki üstadın hayali gençliği istikamet belirlemeliyiz.