Dün yapılan CHP Sakarya İl Başkanlığı seçimleri oldukça renkli görüntülere sahne oldu.Her şeyden önce Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun Sakarya’ya gelerek seçimlere katılması CHP’lilere moral oldu.Öte yandan kime göre 30, kimilerine göre de 40 civarında

Dün yapılan CHP Sakarya İl Başkanlığı seçimleri oldukça renkli görüntülere sahne oldu.

Her şeyden önce Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun Sakarya’ya gelerek seçimlere katılması CHP’lilere moral oldu.

Öte yandan kime göre 30, kimilerine göre de 40 civarında CHP milletvekilinin seçimlerde hazır bulunması ayrı bir önem arz etti.

Yapılan seçimler yazımı yazmaya başladığımda halen devam ediyordu. Daha fazla gecikmemek adına İl Başkanlığı seçimlerini bekleyemedim.

Buna tekrar değineceğim ancak öncelikle CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmasını kısaca aktarmak istiyorum…

Gerçi CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu yaptığı konuşmada bildik ve duyduk konuların dışına çıkamadı.

Her zaman olduğu gibi hedefinde yine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan vardı. Dolayısıyla bildik “üslupla” hükümete verdi veriştirdi.

Kılıçdaroğlu özellikle ülkedeki vergi yükünün ağırlığından bahsettikten sonra sözü yine “eğitim sistemine” getirdi.

Tabi “eğitimden” çok 20 milyar dolarlık “eğitim yolsuzluğundan” bahsetti. Anlayacağınız Kılıçdaroğlu yine bildiğiniz gibiydi.

Sakarya ile ilgili konulara değinmeden konuşmasını yaptı. Sonra da beraberindeki milletvekilleriyle birlikte salondan ayrıldı…

Doğrusu Kılıçdaroğlu bu “üslubunu” değiştirmediği müddetçe CHP’yi bir adım ileri götüremez.

Tam tersi CHP Genel Başkanı’nın bu “üslubu” teşkilat başkanlarına da sirayet ederse ki, bunu Sakarya’da gördük.

Yaşar Erdem’in kendisine rakip olarak çıkan Ecevit Keleş’e yaptıkları bu Kılıçdaroğlu “üslubun” teşkilatlara yansımasıdır.

Zira bu “üslup” her zaman farklı partilerde siyaset yapanlara değil gün gelir kendi parti içindeki arkadaşlarına da yansır…

Dediğim gibi CHP milletin gözünde “hizipçi” bir parti görünümünden uzaklaşmak istiyorsa öncelikle Genel Başkan düzeyinde “üslubunu” düzeltmek durumunda.

Elbette siyasette özellikle diğer partilere karşı “sert muhalefet” yapılır. Yapılmalıdır da. Siyasetin özünde bu vardır.

Ancak “sert muhalefet” yapacağım diye “üslup” artık sokak ağzına dönüşürse işte o zaman vatandaş bunu hoş karşılamaz…

Zaten vatandaşın gönlünde CHP üzerine bir “çarpı” çekmiş. Yıllardır bu “çarpı” bir türlü silinemedi.

Zira silinmiş olsa, bugüne kadar CHP iktidar olurdu. Öyleyse CHP içinde herkes “biz nerede hata yapıyoruz” deyip öncelikle “üslubunu” düzeltmek durumundadır.

Üzerine basa, basa söylüyorum. İster dikkate alınır ister alınmaz; “CHP’nin üslup sorunu” devam ettiği sürece bırakın “iktidar” olmayı günden güne erime devam eder…