Bazı firmalar vatandaşı kazıklamak için öyle yöntemler kullanıyor ki “şeytanın” bile aklına gelmez.

Bu firmalar vatandaşın hem sağlığı ile oynuyorlar hem de ellerini ceplerine atıyor.

Gerçi devlet yaptığı denetimlerde bu tür firmaların yakasına yapışıyor.

Gerekçi cezai işlemler yapılıyor.

Ancak yeterli olmuyor.

Zira ahlaksızlık, haksız kazanç elde etmek bunların “ruhuna” işlemiş…!

***

Gıdada “tağşişe” alıştık.

Et ürünlerinde, sütte, balda, zeytinyağında, daha birçok üründe akıl almaz “hileler” yapılıyor.

Ne yediğimiz.

Ne de içtiğimiz belli değil.

Maalesef en bilinen, en “meşhur” markalara bile güven kalmadı.

Bu anlamda ne yiyeceğimizi, hangi markayı tercih edeceğimizi şaşırdık…!

***

Geçen gün bir marketten alışveriş yaptık.

Aldıklarımız arasında “tuvalet kâğıdı” ve “kâğıt havlu da” vardı.

Hani “koronavirüs” nedeniyle tedbir alacağız ya.

Bu yüzden kullan at türünden “kâğıt havlu” kullanmayı tercih ediyoruz.

Ancak “kâğıt havlular da” bir tuhaf olmuş.

Eskiden tek bir parçasıyla elini sildin mi kurulandığını hissederdin.

Şimdi “kağıt havlunun” bütün rulosunu kullansan elini kurulaman mümkün değil…!

***

Yani “kâğıt havlular” daha önce “kâğıt havlu” gibiydi.

Şimdi ise “havlusu” gitmiş resmen “kâğıdı” kalmış.

O kadar ince, o kadar ince ki;

“Kâğıt havlu” demeye bin şahit lazım.

Bir parçasını kopartıyorsun “kopya kâğıdı” gibi.

Al eline karşı tarafı rahatlıkla görürüsün.

Zaten sözde “kâğıt havlu” ıslak elinize değer değmez parçalanıp gidiyor.

Elinizi kurulamanız mümkün değil.

İki parça üst üste koysanız da nafile!

Şayet eliniz kurulansın istiyorsanız en az “5 kat” yapmalısınız.

O zaman eh işte elinizin kurulandığını hissedersiniz.

Yahu “çalınır da” bu kadar da olmaz ki…!

***

Sorsan fiyatı aynı!

Yani “zam, mam” yok.

Ancak “kâğıt havlunun” gramajına baksan en az “yüzde 50” inceltilmiş.

Bu da vatandaşa çaktırmadan “yüzde 50’lik” bir oranda “zam” olarak yansıtılmış.

Bu nasıl bir vicdan?

Nasıl bir ahlaksızlık?

Anlamak mümkün değil…!

***

Markete girdik mi, iğneden ipliğe aldığımız bütün gıda ürünlerinde “gizli, gizli” resmen soyuluyoruz.

Tabi olan da her zaman olduğu gibi garibana, vatandaşa oluyor.

İnsan “Allah’tan korkmaz, kuldan utanmaz” olduktan sonra.

Devletin bu “ahlaksızlarla” uğraşması da zor!

Aslında hep derler ya;

- Sallandıracaksın bunların birkaçını.

İnsan bazen böyle düşünmüyor da değil…!

***

Netice itibariyle;

Galiba devlet özellikle gıda ve market ürünlerinde bu tür “ahlaksızlıklara” tevessül edenlere daha “gaddar” olmalı…!

Hani “sallandırmasa” da;

Ağırlaştırılmış “hapis cezası” mı verilecek?

Malına, mülküne el mi koyulacak.

Yoksa faaliyetine mi izin vermeyecek.

Ne yapacaksa yapacak.

Yoksa devlet mevcut cezalarla bu “ahlaksızlığın” kökünü kazıyamaz.

Uzun lafın kısası;

Devlet “garibi, gurabayı” bu “ahlaksızların” eline bırakmamalı.

Kimsenin “gözünün yaşına” bakmadan ne gerekiyorsa yapılmalı…!