Yaşadığımız 1999 Depremi sırasında o tarihte ülkede olup bitenleri atlamışız. Gerçi bunda anormal bir şey yok.Her yer yıkılmış, yakınlarımız “enkaz altında” kalmış. Birçoğumuz yakınlarından haber almak için kendi derdine düşmüş.Hatta yiyecek ve içecek su
Yaşadığımız 1999 Depremi sırasında o tarihte ülkede olup bitenleri atlamışız. Gerçi bunda anormal bir şey yok.
Her yer yıkılmış, yakınlarımız “enkaz altında” kalmış. Birçoğumuz yakınlarından haber almak için kendi derdine düşmüş.
Hatta yiyecek ve içecek su bulmakta bile sıkıntı yaşamışız. Böyle bir ortamda ülkede ve dünyada neler olduğundan bihaber olmamız normaldir…
Hadi biz can derdine düştüğümüzden ülkede olan bitenden habersizdik. Bırakın televizyon seyretmeyi gazete bile bulup okuyamıyorduk.
Ancak 1999 yılında “Abdullah Öcalan’ın görüntülü mesajının” Kandile gönderilmesinden kimsenin haberi olmadı mı?
Yoksa zamanın ANAP-DSP-MHP koalisyon hükümetinin de “Abdullah Öcalan” ile pazarlık yapıp Kandile “görüntü” göndermesinden haberi yok mu…?
Evet, 1999 yılında “Abdullah Öcalan” ile görüşmelerin yapılıp “barış” sağlanması amacıyla Kandil’e gönderilen kasetin ortaya çıkmasından bahsediyorum.
Konu ile ilgili haberler “internet sitelerinde” ve gazetelerde “çarşaf, çarşaf” yer aldı. Meğer “çözüm süreci” ile ilgili görüşmeler 1999 yılında da denenmiş.
O zamanın koalisyon hükümetinde bugün görüşmelere sert muhalefet eden MHP ve Başbakan Yardımcısı sıfatıyla Devlet Bahçeli de var.
O tarihle ilgili ortaya çıkan belgelerde “Abdullah Öcalan” ile görüşmeler yapılıp “6 maddelik bir plan” üzerinde anlaşıldığı söyleniyor.
Öyle ki, görüşmeler sonrasında “Öcalan’ın” sınır dışına çekilme talimatını hem yazılı hem de “görüntülü” olarak yaptığı ve Kandil’e ulaştırıldığı ortay çıktı.
Ayrıca, “Öcalan’ın” yapacağı çağrının “canlı” olarak verilmesini istediği ancak teknik şartlarının elvermemesi nedeniyle kaset yöntemi izlendiği belirtiliyor.
Kasetin izlenmesinden sonra da “PKK’nın 1 Eylül 1999” tarihi itibariyle Kandil’e çekildiği ortaya çıkan belgelerde yer alıyor.
Hatta “Öcalan’ın” ANAP-DSP-MHP koalisyon hükümeti döneminde MİT ve askeri yetkililerle kurduğu temas, Kandil’le uydu telefonu görüşmesine kadar varmış…
Yanlış anlaşılmasın, amacım “Abdullah Öcalan” ile sağlanan bu diyalogun neden yapıldığını sorgulamak falan değil.
Tam tersi, o tarihte yapılan görüşmelerden bir sonuç çıksaydı da ülke bugün hala “çözüm süreciyle” falan uğraşmasaydı.
ANAP-DSP-MHP koalisyonu 1999 yılında bu işi bitirip terör örgütü üyelerinin Türkiye dışına çıkarılmasını sağlayabilseydi.
Ancak ortaya çıkan belgelerden anladığımız kadarıyla “ufku dar bir grup” sürecin tamamlanmasını engelledi.
Acı olan, 1999 yılında denenen aynı yöntemin bugün AK Parti tarafından gündeme getirilince ANAP-DSP-MHP koalisyonunda yer alan Bahçeli’nin buna karşı çıkması.
Düşünüyorum da, “bugün keşke demek” yerine 1999 yılında başlatılan bu süreç tamamlanmış olsaydı. Geçen 14 yıllık zaman içinde “analar gözyaşı” dökmeseydi…
Next