Dün “medyadetay.com” internet haber sitesine girenler “PTT’de saatlerce sıra bekliyorlar” başlıklı haberi okumuştur.Haberde koskoca Adapazarı Merkez Postanesi’nde tek gişe görevlisinin bulunması nedeniyle vatandaşın saatlerce beklemek zorunda kaldığı yazı

Dün “medyadetay.com” internet haber sitesine girenler “PTT’de saatlerce sıra bekliyorlar” başlıklı haberi okumuştur.

Haberde koskoca Adapazarı Merkez Postanesi’nde tek gişe görevlisinin bulunması nedeniyle vatandaşın saatlerce beklemek zorunda kaldığı yazıyordu.

Beklemekten sıkılan vatandaşın şikâyeti üzerine de yetkililerin verdiği cevap tam da tahmin ettiğim gibi olmuş;

“Çalışanlarımızın çoğu izinde, bu yüzden izinli olmayan tek personelimizle hizmet vermeye çalışıyoruz.”

Bari onu da izine gönderseydiniz de Merkez Postaneyi toptan kapatsaydınız. En azından vatandaşa bu eziyeti çektirmezdiniz…

Tabi bu haberi okuyunca geçtiğimiz günlerde bizzat benim de başımdan geçen böyle bir olayı hatırladım.

Gerçi kurum aynı kurum değil ama kuyruk aynı kuyruk. Sıkıntı ve yaşananlar da bire bir aynı.

Neyse, bir ödemeyle alakalı olarak yolum mecburen Ziraat Bankası’na düştü. Hay düşmez olaydı.

Daha bankanın kapısından içeri girer girmez karşılaştığım manzara karşısında resmen şok oldum…

Bir baktım karşımda büyük bir kalabalık var. Ama nasıl bir kalabalık görmeniz lazım. Sanki “Mahşer” yeri!

Bu kuru kalabalığın ne olduğunu anlaya çalışıp vakit kaybetmektense biran önce sıra almak düşüncesiyle “numara matiklerin” başına gittim.

İşte o zaman bu kalabalığın sebebini anladım. Meğer “numara matiklerin” hiç biri çalışmıyormuş.

Banka içindeki yetkiliye bunun sebebini sorduğumda yine bildik bir cevapla karşılaştım; “sistem arızası.”

İnsanlar bankaya geldikçe de kuyruklar, kuyruk olmaktan çıkmış artık yumak halini almış. Yani tam bir rezillik!

Neredeyse tam bir günümüzü kuyrukta geçirip ödememizi yaptık. Bir ara kuyruktan çıkıp ertesi gün gelmeyi düşündüm.

Sonuçta dişimi sıkıp ödememi yapıncaya kadar bekledim. Sanki ertesi gün “sistem” tıkır, tıkır işleyecek miydi? Tabii ki hayır…

Yıl 2012, teknoloji almış başını gitmiş. Çağ “iletişim çağı.” İşlemler desen neredeyse “ışık hızına” ulaşmış.

Doğrusu böyle bir zamanda birilerinin çıkıp “sistem arızası” gibi bir bahanenin arkasına sığınmasını anlamakta zorlanıyorum.

Ben ülke olarak teknolojiyi ucundan kıyısından yakaladığımıza inanıyorum. Hatta birçok ülkeden de ileride olduğumuzu düşünüyorum.

Tabi insan kaynaklarınız “manuel” olursa “bu ülkenin kuyruğu bitmez.” Önümüzdeki on yıl içinde belki…