Birkaç gündür “sosyal medyada” bir yazı paylaşılıyor.

“Koronavirüs” üzerine yazılmış bu yazıyı kim yazmış bilmiyorum.

Ancak okuduğumda yazılanlara katılmamak mümkün değil.

Biz de bu konu üzerine bir yazı yazmaya kalksak herhalde bundan iyisini yazamazdık.

Dolayısıyla birkaç gündür “sosyal medyada” dolaşan bu yazıyı sizlerle paylaşmak istedim.

Belki okumuşsunuzdur.

Yine de tekrar tekrar okunmakta fayda var diye düşünüyorum.

İşte o yazı…!

***

“Bir kudurmuştuk, bir kudurmuştuk ki sormayın.

Evlenme teklif etti partisi.

Sözümüz olacak ayyy organizasyon lazım.

Nişan yapacağız ayyy mekânlar dolu hep.

Düğünümüzz var dış çekim için mekân bakıyoruz.

Paraşütle mi atlasak?

Ağaca mı çıksak?

Denize mi dalsak?

***

Yok, en değişik bizim ki olsun canım.

Ayrıca düğün öncesi kredi çekelim.

Evimiz instagramın en pembik evi olsun.

Düğünümüz herkesin ağzını açık bırakacak bir düğün olsun da gelecek yirmi yıl kredi ödeyelim olsun varsın.

Ayyy hamileyim cinsiyeti belli oldu partisi.

Ayyy doğurmadan bebek geliyor partisi.

Ayyy sancım geldi çabuk organizasyon şirketi.

Ben doğurana kadar odayı Versailles Sarayı’na çevirsin.

Ayy doğduk mevlidimiz var partileri mi…?

***

Gösteriş ve debdebenin içine Allah’ın ayetlerini sıkıştırarak günah çıkardık.

Bu gösterişten camilerimiz de nasibini aldı.

Ama vakit namazları koca koca camilerimiz boş kaldı.

Kâbe’nin önünde poz vermeler.

Evlilik teklifleri, selamlamalar…!

***

Kur’an-ı getiren Hz. Peygamberin hadisleri gereksiz görüldü ya da seçildi ama bana göre demekle gurur duyuldu.

Kur’an bana yeterle kendini alkışladı.

Podyuma çıkan tesettürlülerimiz, flörtten flörte koşan gençlerimiz.

Ben görmedim onlar görsün diyen büyüklerimiz.

Bakın annesinin paşası, babasının varisi, evimizin prensi kaka yaptı.

Dişi çıktı.

Yaş günü geliyor altı ay var ama konsept yetişir İnşallah o güne kadar.

***

Bakınnnn tatildeyiz.

Bakınn kahvaltı keyfisi!

Bakınnn kumsalda ayaklarım.

Bakınnn makyaj yapıyorum.

Bir tarafı yanarken dünyanın, bir tarafı açlıktan donarken biz çok mutluyduk!

O siyah, ben beyazım.

O fakir, ben zenginim.

O çirkin, ben güzelim.

O aciz, ben güçlüyüm.

O bizim tırnağımız bile olamaz.

O hak etti…!

***

Kardeşinin derdiyle dertlenmeyen bizden değildi oysa!

Çok kudurduk.

Ve dünya bize otur evde şöyle sade bir hayat yaşa da şükretmeyi unuttuğun sağlığın, gösteriş yapmaktan kaçırdığın zamanın, hayatında abarttığın her mananın muhasebesini yap dedi.

Ama anlayana.

Yapıyor muyuz?

Yapalım bence.

Maalesef biz insanlar hiçbir zaman hiçbir şeyden ders çıkarmıyoruz.

Allah sonumuzu hayır etsin İnşallah…!”

***

Evet;

Yazı bu.

Biraz uzun ama her satırı bizi çok güzel anlatmış.

Tabi hakikatten anlayana!

İnşallah bu “musibet” bizi kendimize getirir.

Öyleyse biz de;

“Allah sonumuzu hayır etsin” diyelim.

Amin…!