Bu hafta sonu Suriye'de durum tespiti yapmak ve yapılan yardımları yerinde görmek, bölge ihtiyaçlarını yerinde görmek için 13 kişilik bir ekiple  Suriye'ye hareket ettik.  Ziyarete ben dahil Sakarya  İHH Başkan'ı Sebahattin Aydın ile Yönetim Kurulu üyeleri Oğuzhan Mülayim, Cahit Öner ve Yakup Başer, ilçe temsilcileri Mehmet Vuraloğlu, Emin Akbayrak ve Mahmut Şentürk, Sapanca Genç İHH Yönetim Kurulu üyeleri Muhammed Kahraman ve Tahsin Şahin, Ak Parti Gençlik Kolları Başkanı Yusuf Demir ,  Eğitim-Bir-Sen Sakarya Şube Başkan'ı Murat Mengen , Eğitim-Bir-Sen 2 nolu Şube Başkanı Yaşar Kahraman katıldı.

Geçen yıl da ara tatilde kış yardımı için Suriye'de bir dizi ziyaretlerde bulunmuştum. Oradaki yetim ve mülteci kamplarını, çadır kentleri, İHH'nın depo, mutfak, hastane, okul gibi insani yardım merkezlerini ziyaret etmiştik. Azez, Babul Nur, Babus Selam, Siccu, Şemmarin ve Reyyan  kamplarında mağdur ve mazlum çocukları, yüreğimizin gönlümüzün yarısını , aklımızı oralarda bırakıp nemli gözlerle dönmüştük.  O çocukları oralarda bırakıp dönmüştük ama hiç aklımızdan çıkarmamıştık.

Bu kış yeniden yardım için Suriye'ye gitme kararı aldığımızda aklıma ilk gelen yetim kampında birlikte vakit geçirdiğimiz yaklaşık yüz çocuk vardı onlar geldi. Hemen İHH Kilis Lojistik Merkezini arayarak kampta kaç çocuk olduğunu öğrenmek istedim. Sayı Suriye'deki ürkütücü tabloyu özetleyici oldu. Geçen yıl yaklaşık sadece bir kampta 100 olan yetim sayısı bu yıl 4 katını aşmış. Sadece kamptaki yetim sayısı değil kampların sayısı da artmış ve kamplarda yaşayan insan sayısı da ürkütücü bir şekilde artmış. 

Sakarya İHH'nın yaptığı nakit ve kurbanlık hayvan, gıda, oyuncak, çikolata, şeker vs yardımın yanında biz de  yetim kampında yaşayan 400 yetim çocuk için 400 atkı bere eldiven çamaşır çorap paketi hediye etmek istiyoruz diye bir sosyal medya çalışması başlattık hemen. Çocuklar üşümesin sevgi ve dua paketleri sahiplenelim dedik.  Eğitim-Bir-Sen Sakarya Şubesinin de devreye girmesi ile birlikte 1 hafta gibi kısa bir sürede Sakarya, İstanbul, Ankara, Tekirdağ, Kayseri, Kahramanmaraş, Adıyaman, Bingöl, Diyarbakır ve hatta İngiltere'den gelen yardımlarla 400 çocuğa kış yardımı paketlerimiz sahiplenildi. Bunun yanında 60 tan fazla yetim çocuğa da 100'er TL harçlık yardımı yaptık. Tüm bunları açık açık anlatıyorum çünkü bunlar bizim şahsi yardımlarımız değil ve çok daha fazlasına ihtiyaç var bilinsin diye.

Yetim ve mülteci kamplarında, tarlanın çamurun ortasına kurulmuş çadır kentlerde çorapsız, ayakkabısız, çıplak ayak gezen, üzerinde doğru dürüst kıyafet bulunmayan yüzlerce çocuk, soğuktan kızarmış çatlamış eller, ayaklar, yüzler..

Yeterli çadır yok, mevcut çadırların bir çoğunun içi boş, oturacak, yatacak, yiyecek hiç bir şey yok. Aynı çadırda 20 kişi kalıyor. Banyo yapmayı unuttuk diyorlar.  Şehit berekettir diyorlar. Soğuk açlık bomba silah roket yokluk savaş demiyorlar sadece Elhamdülillah diyorlar.  Kendi imkanlarımızı şartlarımızı düşününce Araf Suresi 10. ayet aklımıza geliyor;  Sizin için orada birçok geçim imkânları da yarattık.  Ama siz ne kadar az şükrediyorsunuz!

Şimdi şöyle bir dönüp bakarsak geride bıraktıklarımıza .. Birbirinden güzel çocuklar var ama ne ayaklarında çorap ayakkabı , ne üzerlerinde kışlık bir mont , ne başlarında atkı bere.. Bir kısmı konteynerlerde ama 20 kişi bir arada, bir kısmı çadırlarda, ama ne yorgan ne döşek , bir kısmı ağaçların altında çamurda kalıyor..  Güvenlik desen hak getire her an bir füze havan düşebilir. Açlık hat safhada bir sonraki öğünün garantisi yok.  İç göç, dış göç sürekli bir sirkülasyon var. İnsanlar sadece canlarını korumak için değil inançlarını, namuslarını, çocuklarını korumak için de yer değiştiriyorlar.  

Son söz aç ve açıkta çocuklar için acil ve çok miktarda ve tabi ki düzenli periyotlarla gıda kolisine ihtiyaç var. Türkiye'den un gitmediği gün Suriye'de ekmek yok. Bu kadar kesin ve net !