Deniz mevsimi açıldı açılalı “boğulma” haberlerinden başımızı kaldıramıyoruz.

Neredeyse her gün bir boğulma haberi geliyor.

Doğrusu bugüne kadar sahillerimizde kaç kişi boğuldu diye şöyle bir geriye dönüp batkımızda durum hiç de iç açıcı değil.

Daha sezonun başındayız ama hemen hemen her gün biri sahillerimizde “boğularak” can veriyor.

Tabi olan da “boğulan” kişinin ailesine ve yakınlarına oluyor…!

***

Gerçi sahillerde görevlendirilmiş “cankurtaranlar” var.

Sayıları da öyle azımsanacak oranda değil.

Gördüğümüz kadarıyla hepsi de donanımlı ve bilgili kişilerden oluşuyor.

Ara sıra “cankurtaranlarımız” canı sıkılıp “medyaya” malzeme olmak adına “mizansel” kurtarma operasyonu yapsalar da hepsi işlerini iyi biliyor.

Zira bazı günler neredeyse 10’dan fazla “boğulma” olayına müdahale ediyorlar.

Birçok insanımızı da “boğulmaktan” kurtarıyorlar…!

***

Aslına bakarsanız Karadeniz sahili öyle sanıldığı gibi çok tehlikeli değil.

Dünyada sahili ile ünlü öyle tehlikeli yerler var ki Karadeniz onların yanında “sütliman” kalır.

Adamlar koca “okyanusta” devasa dalgalar içinde denize girip “dans” ediyor.

“Sörfleriyle” dalgaların arasına girip, çıkıyorlar.

Tabi bu işi yapanlar da bu konuda eğitim almış ve uzmanlaşmış kişiler.

Bu işi bilmeyenler ise kıyıdan ayrılmayıp eğitimleri ölçüsünde denize giriyorlar.

En önemlisi de kurallara uyuyorlar.

Yetkililer, “bugün denize girmek yasak” dedi mi denize kimse ayağını sokmuyor…!

***

Peki, bizde öyle mi?

Maalesef hayır.

Bir iki kulaç atmayı öğrendik mi tamam.

Bir anda kendimizi “Mark Spitz” zannederiz.

Güneşin anlında “alkol” alıp denize girmeyi “marifet” sanırız.

Kasa, kasa biraları içip denize dalarız.

Dalgalı ve “rip” akıntılarının sıkça görüldüğü zamanlarda yetkililerin yaptığı “denize girmeyin” uyarılarını bir tarafımıza bile takmayız.

Tam tersi, inadına denize gireriz.

Birilerine hava atacağız diye canımızı hiçe saymaya bayılırız…!

***

Anlayacağınız işin başı yine gelip “eğitime” dayanıyor.

Biz üç tarafı denizle çevrili bir ülkede insanlarımıza “yüzme” başta olmak üzere denizlerle ilgili eğitimi veremediğimiz müddetçe “boğulmaların” önüne geçemeyiz.

Sonra da insanlarımıza dünyanın en sakin sahili bile olsa denizle şaka olmayacağını öğretmeliyiz.

Kurallara uymayı kafalara mutlaka sokmalıyız.

Hele “alkollü” kesinlikle denize girilmeyeceğini beyinlere kazımalıyız.

İnsanların denizlerde boğulmasının tek nedeni kurallara uymamaktır.

Nitekim kurallara uymayanın “havuzlarda” bile boğulması kaçınılmazdır…!