Biliyorum çok uzattım.

Ancak konu “deprem” olunca insan ister istemez duyarsız kalamıyor.

Hele bizim gibi “17 Ağustos’u” yaşayanlar “deprem” konusunda daha hassas oluyor.

Dolayısıyla dünyanın neresinde olursa olsun bir “deprem” meydana gelse hemen dikkat kesiliyoruz.

Meydana gelen bu “depremler” Marmara’da beklenen “İstanbul depremini” tetikler mi diye endişe ediyoruz…!

***

Gerçi dünyada ve ülkemizde meydana gelen “depremlere” bakarak endişelenmemize gerek yok.

Maşallah ülkemizde “deprem uzamanı” öyle çok sözde bilim adamı var ki insanları yeterince geriyor.

Yok;

- Şurada bu büyüklükte bir “deprem” bekliyoruz.

Yok;

- Burada şu “fayın” kırılması birçok ili etkiler.

Adamlar bilim adamı değil sanki falcı…!

***

En çok da “deprem” konusunda;

- Ben haklı çıktım!

- Dediydim.

- Uyarmıştım.

Gibi laflara takılıyorum.

Madem bu kadar çok biliyorsunuz?

“Depremin” hangi ilde, hangi gün, hangi saatte olduğunu söyleyin de görelim.

Bunu söylemek mümkün olmadığına göre ekranlara çıkıp insanları ne diye tedirgin edip ahkam kesiyorsunuz…?

***

Bugün sokağa çıkıp insanlara;

- Sakarya’da “deprem” olacak mı?

Şeklinde bir soru sorsanız alacağınız cevap “evet” olur.

Bunu bilmek için bilim adamı olmaya ne gerek var?

Dünya tarihi boyunca bu “deprem” hep olmuş.

Olmaya da devam edecek.

Bunun için üniversite okuyup Prof olmaya gerek yok ki…!

***

Öyle ya;

Siz televizyon ekranlarına çıkıp falcılık yapmak için mi okul okudunuz?

Bu nasıl bir bilim anlayışı?

Çık ekranlara salla dur.

İnsanları “tedirgin” et.

Bunu da bilim adına, ilim adına yap.

Bu ülke sizin gibi bilim adamlarına kaldıysa vay bu ülkenin haline…!

***

Yahu;

Bırakın bu boş işleri.

Gidin bilimsel çalışmalar yapın.

“Deprem” ülkesi olan bir coğrafyada “deprem” konusunda “otorite” olacak düzeyde kedinizi yetiştirin.

Birbirinizle “sidik” yarışı yapmayın.

“Depremler” ve “depremzedeler” üzerinden kendi “reklamınızı” yapmak yerine bilimsel “makaleler” yazın.

Daha çoğunuzun “depremler” konusunda bilimsel anlamda hazırlanmış ve yayınlanmış bir “makalesi” yok.

Doğru dürüst kitabınız yok.

Ancak iş lafa ve “felaket tellallığına” gelince üzerinize yok.

İlminiz de, biliminiz de sizin olsun.

Bu millete “gölge etmeyin” yeter…!