Eskiden bayramdı; şimdi ise sadece tatil.

Bayramlar çocuklar içindi de, biz mi büyüdük?

Yoksa gerçekten de kaybettiğimiz değerlerin arkasından üzülmekten başka çaremiz mi yok?

Siz de derin bir ah çekip, "Nerede o eski bayramlar" diyenlerdenseniz, hatırlayalım, hatırlatalım istedik...

Bugün bayram erken kalkın çocuklar!

Bayram; tatile gitmek değil, ziyaret etmek demekti. Eş, dost, akraba, komşu ziyaretleri yapılır, iade-i ziyaretler beklenirdi.

Bayramda anneanne, babaanne demek kolalı mendil demekti. Mis gibi ütülenmiş, kolalanmış, tertemiz mendiller torunlar için hazırlanırdı.

Aynı kıyafetlerle bayrama girilmezdi mesela, çünkü bayram; yeni pabuçlar demekti evvela. Arife gecesi yeni pabuçlarla beraber uyunurdu, annenin tüm kızmalarına aldırmadan, gizlice.

Sabah erkenden kalkılır, bayramlıklar giyilir, ailecek bayramlaşılır, sofraya oturulurdu.

Kahvaltı sofrasından kalkar kalkmaz, soluğu mahallede alırdı çocuklar. Mahalleli hazırlığını yapardı önceden. Bozuk paralar, şekerler kapının yanında hazır bekletilirdi.

Sokakta hazır beklerdi bayram salıncağı, gıcır gıcır sesi duyuldu mu, koşar sıraya girerdi çocuklar. Dünyanın en büyük lunaparkına gitmiş kadar eğlenirlerdi. Öyle jetonla, elektrikle falan değil, sadece salıncakçının gücüyle çalışacak kadar da samimiydi, bizdendi; seyyar salıncak.

Seyyar salıncaktan inen çocuklar, çatapat, kızkaçıran cephanelerini toplar, sokaklarda "fiiçuuuyyyvv" sesleri yankılanırdı.

Pamuk helvacı, kağıt helvacı, baloncu, elma şekerci, macuncu beklerdi her sokağın başında.

Seyyar fotoğrafçılar gezinirdi bayram yerinde. Yepyeni bayramlıklarıyla hatıra fotoğrafı çektirirdi insanlar.

Bayramdan günler önce atılırdı tebrik kartları, postaneler dolar taşardı. Sevgililer, hediyelerini, mektuplarını aracılarla elden gönderirlerdi gizlice. Sabrı olan telefon sırası beklerdi, 1 dakika sesini duyabilmek için.

Samimiyetsiz toplu bayram mesajlarından önce, el öpmeler vardı. Hatta köy yerlerinde el öpülür, topluca bayramlaşılırdı.

Kolonyalar doldurtulurdu mahallenin kolonyacısından. Herkesin kendi kolonya şişesi olurdu, en havalı kristalinden.

Misafire Türk kahvesi ikram edilirken, yanında likör ve badem şekeri unutulmazdı. Kahveler, tatlı sohbetlere vesile olurdu.

Komşuda pişen mutlaka size de düşerdi. Komşuluk vardı çünkü. Yan yana kapılarda yediğiniz içtiğiniz ayrı gitmesin diye paylaşılır, komşunun tabağı asla boş gönderilmezdi geri.

Bayramda ekmek çıkmazdı; fırınlar, gazeteciler bile çalışmazdı. Tek bir gazete çıkardı; Bayram Gazetesi. Farklı görüşler birlik beraberlik içinde olabilirlerdi bayramda, tek bir gazetede. (ONEDİO)

Hayırlı bayramlar.