Bugün 23 Nisan. Eskiden olsa bugün neler olacağını bir gün önceden oturur yazardım.Zira bizde bayramlar bugüne kadar hep “devlet törenleri” şeklinde kutlandığından yıllardır “basmakalıp” kurallar uygulandı.Atatürk Anıtı’na çelenk konulacak. Ardından belir

Bugün 23 Nisan. Eskiden olsa bugün neler olacağını bir gün önceden oturur yazardım.

Zira bizde bayramlar bugüne kadar hep “devlet törenleri” şeklinde kutlandığından yıllardır “basmakalıp” kurallar uygulandı.

Atatürk Anıtı’na çelenk konulacak. Ardından belirli okullardan seçilen minik öğrenciler çeşitli makamlara oturtulacak.

Sonra Sakarya Valisi tören aracıyla öğrencilerin ve halkın 23 Nisan Bayramı’nı kutlayacak.

Günün anlam ve önemini belirten konuşmalar yapılacak. Minik bir öğrenci “bugün 23 Nisan, neşe doluyor insan” şiirini okuyacak.

Ve Bulvar üzerinde geçit töreni başlayacak. Bu törende önce öğrenciler yürüyecek. Daha sonra askerler.

Son olarak da Sakarya’daki odaların “hurdaya dönmüş” araçlarının tören alanından geçişiyle 23 Nisan kutlamalarının Bulvar’daki bölümü bitecek…

Ben kendimi bildim bileli 23 Nisanlar hep aynı kutlanmıştır. Birinin diğerinden bir farkı olduğunu hiç görmedim.

Yani 23 Nisanları “devletin resmi kutlamaları” dışında vatandaşa bir türlü indiremedik. Haliyle sevdiremedik de.

Hani 23 Nisanlarda çocukları okullara göndermek mecburi olmasa, tören alanlarında doğru dürüst bir kalabalık göremeyeceğiz…

Oysa ilkokula başladığımız ilk yıllarda milli bayramlarımızı nasıl da büyük bir hevesle beklerdik.

23 Nisan’a özel giydiğimiz giysilerle sabahın erken saatinde kalkar anne ve babamızla tören alanının yolunu tutardık.

Ancak okulun son zamanlarında hele 5’inci sınıfa geldiğimizde 23 Nisanlar bize “angarya” gelmeye başladı.

Zira sabahın erken saatinde kısa pantolon ve yazlık gömleklerle “tir, tir titremek” mecburiyeti artık eziyet halini almaya başlamıştı.

Dolayısıyla her yıl 23 Nisan’da artık tören alanından kaçmanın yerini ve yordamını aramaya başlar olmuştuk…

Kimse kusura bakmasın ama adı “çocuk bayramı” olan böyle “müstesna” bir günde çocuklara “devlet eliyle” eziyet ederseniz sonucu da bu olur.

Madem bu başta çocukların ve benim bayramım, o halde kendi tercihimi kendim yapmak da hakkım.

Neyse ki son zamanlarda devlet milli bayramlarda yaptığı yanlışı anladı da bazı “metazori” uygulamalardan vazgeçti. Doğrusu da buydu.

23 Nisan gibi milli bayramları vatandaşa sevdirmenin yolu kutlamaları “sivil toplum örgütlerine” bırakmaktır.

Bak o zaman “bayramları bayram gibi kutlamak” nasıl oluyormuş görün. Bu millet hem milli bayramlarını hem de devletini sever merak etmeyin…