Ergün Atalay’a ne oldu?Atalay TÜRK-İŞ Genel Başkanı…Açtı ağzını…Yumdu gözünü…Ne diyor?-Türkiye’de 950 bine yakın taşeron işçi bulunuyor. Özellikle bu hükümet zamanında taşeron işçi sayısı tavan yaptı.***Şu bizim Atalay’ın Recep Tayyip Erdoğan’la sıkı fıkı

Ergün Atalay’a ne oldu?

Atalay TÜRK-İŞ Genel Başkanı…

Açtı ağzını…

Yumdu gözünü…

Ne diyor?

-Türkiye’de 950 bine yakın taşeron işçi bulunuyor. Özellikle bu hükümet zamanında taşeron işçi sayısı tavan yaptı.

***

Şu bizim Atalay’ın Recep Tayyip Erdoğan’la sıkı fıkı, senli benli, içli dışlı dönemleri anımsadım..

Döne dolaşa nereye geldik?..

Ama Ergün Atalay’ın aklı başına geldi mi?

Umarım…

Çünkü aklı başına bugün gelmediyse ne zaman gelecek?

Başbakan Erdoğan devlet gücüyle sermayeye bir yol verdi, emek örgütlerini bir ezdi geçti, TÜRK-İŞ  Hanya’yı Konya’yı gördü.

AKP iktidarına kadar hükümetlerin korkulu rüyası TÜRK-İŞ şapa oturdu, aksakaldan yok sakala geçti, hali kalmadı, beli büküldü…

Vanalar şimdi AKP’nin elinde, istediği gibi açıp istediği gibi kapatıyor…

Atasözü der ki:

-Eski dost düşman olmaz…

İnanmayın!

***

 

AKP iş dünyasında dini imanı kullanarak örgütleniyordu, tarikatlar bu oluşumda halka dayanan şirketler gibi çalışıyorlardı, AKP bugün oturduğu koltukta sürgit iktidarını pekiştirmek için önce sermayesini oluşturması sonra da nimetleri kendi takımına şavullaması gerekiyordu…

Gereğini yaptı, ihaleler şavullandı, yandaş kesim özelleştirmelerden pay kaptı…

Ama nasıl?

Önce sendikaların boğulması gerekiyordu; icabına baktı

Saf olmanın da bir sonu var, sendikalar Erdoğan’a iyimser yaklaşırken, yeni sermaye arkada bekliyordu…

Somut bir örnek:

Tekel özelleştirildi, hak gaspına uğrayan işçiler ayaklandı, 2010 yılında greve çıktı, dünyanın gözü Türkiye’ye çevrildi…

İki ayağı bir pabuca giren Başbakan Erdoğan o gün televizyonlara çıkıp ne demişti:

“Bakın bana bir teklif yapılıyor. İşçi örneğin İzmir’de mi çalışıyor. Muş’a sürün. Nasıl olsa gitmez, istifa etmek zorunda kalır. Üstelik bunu sendikacı söyledi, sendikacıııı”

Sendikacıdan daha çok işçiyi gözettiğini ima etmeye çalışan başbakan, hem de vurgulamak için  ‘ı’ harfinin pedalına basarak hangi sendikacıyı ateşe atmıştı?:

Ergün Atalay’ı…

Atasözüne inanmayın…

Eski dost düşman olur…

***

Sınıfsal ayrımların azaldığı günümüz dünyasında patron, işçinin kişiliğinden ötede üstünlük taslamaya başladı mı, çağdışına düşer, gericidir, Ortaçağ’a kadar yolu vardır…

AKP hükümeti ortaçağlıktır…

Dünya görüşü gereği emeğe düşmandır…

İşçiyi küçümser…

Peki, bu durumda TÜRK-İŞ ne düşünmeli, ne yapmalı?

‘Karşılıklı bağımlılık’ ilkesiyle hareket etmeli, vıdı vıdı yapmamalı, kapının zilini çalan dilenci rolünden vazgeçmeli, emekten gelen gücünü göstermeli…

Ve bu iktidarı sandıkta haklamalı…

Atalay bu işe var mı?

Neden çok!..

Hem konumu hem de dostluk karşısında gördüğü muamele açık seçik ortada…