Biliyorum sizler de artık şu Taksim “gezi parkı” ile ilgili olayları okumaktan duymaktan sıkıldınız.Ama Türkiye üzerinde enteresan olayların oynandığı “gezi parkı” ile ilgili olarak bir müddet daha yazmaya devam edeceğiz.Dolayısıyla bir müddet daha ülke g

Biliyorum sizler de artık şu Taksim “gezi parkı” ile ilgili olayları okumaktan duymaktan sıkıldınız.

Ama Türkiye üzerinde enteresan olayların oynandığı “gezi parkı” ile ilgili olarak bir müddet daha yazmaya devam edeceğiz.

Dolayısıyla bir müddet daha ülke gündemini izlemeyi ve bunun Sakarya’dan yansımalarını sizlere aktarmayı sürdüreceğiz…

Evet, “gezi parkı” olaylarını başlatan ve “yangına benzinle” gidenler adına ilk birkaç gün “bu iş bitti” havasına girdi.

İşte tam da bu günlerde herkes gerçek yüzünü ortaya koydu. Medyasıyla, işadamıyla, sanatçısıyla, partilisiyle, taraftarıyla, “dik duranıyla” herkes safını belli etti.

Öyle ki, yaşananlar karşısında kimin kim olduğu “siyah, beyaz” kadar bariz bir şekilde ortaya çıktı.

Olaylar başlamadan önce “demokrat” kisvesi altında ortada dolaşan, vatandaşı kandıran, ülkenin kanını emmek için fırsat kollayan kim varsa hepsi “deşifre” oldu.

Kısacası dünyada ve ülke içinde kimin dost, kimin düşman olduğunu “gezi parkı” olayları sırasında gördük…

Kim ne derse desin “gezi parkı” olaylarıyla başlatılan “darbe” girişimini engelleyen tek isim Başbakandır.

Olayların başladığı günden buyana “dik duruşunu” hiç bozmadı ve asla taviz vermedi. Tabiri caizse “yedi düvele” pabuç bırakmadı.

Medyanın sorumsuzluğunu, partilerin kışkırtmasını, marjinal grupların tertiplerini, sanatçıların terbiyesizliğini ve sermayenin hevesini kursaklarında bıraktı.

Tek başına şer odaklarına “dik durdu” ve ülkenin bir “kaosa” sürüklenmesini engelledi. Bunu yaparken de arkasında sadece vatandaştan aldığı “dua” vardı…

İşin tuhafı olayların başlamasına Başbakan’ın üslubunun neden olduğu ileri sürüldü. Sonra da bu üslubun “yumuşaması” beklendi.

Başbakan’ın kendi partisi içinde bile üslubunu biraz değiştirmesini ve “yakıp yıkanları” muhatap almasını isteyenler oldu.

Ne yazık ki, Başbakan’dan bunu bekleyenler en ufak bir tavizin olayları sonu gelmeyecek bir hale sokacağını göremedi.

Bu düşüncede olan ve içinde Sakarya’nın da bulunduğu birçok AK Parti Teşkilatı Başbakan’ın “dik duruşuna” yeterince destek olamadı…

Kusura bakmayın Başbakan’a destek olmak öyle “mitinglerde” boy göstermekle sınırlı değildir.

Olayların başladığı ilk gün çıkıp Başbakan’ı destekleyici açıklamalar yapıp “mevziiyi” her ne şart altında olursa olsun terk edip gitmemektir.

Katılırsınız veya katılmazsınız, bana göre Başbakan bu olayı germedi. Olması gerekeni yaptı. Cümle âleme de ders verdi.

İnşallah Başbakan’ın neden “yumuşak bir üslup” kullanmadığını “AK Parti’nin lightları” anlamıştır. Millet anladı da…