AK Parti’nin başarısı mevcut kadroların Refah Partisi çatısı altında belediye başkanlıkları yaptıkları dönemde başladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu konuda önder oldu. 1994 yerel seçimlerinde Refah Partisi’nden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilince, hizmet nasıl yapılır gösterdi.

Susuzluktan kırılan, çöp dağlarından gözükmeyen, adeta “metropol köy” görüntüsü veren İstanbul, Erdoğan’ın Belediye Başkanlığı döneminde resmen çağ atladı…

Aynı başarıyı zamanında Refah Partisi’nden çeşitli illerde belediye başkanı seçilen isimlerde yakaladı.

Hemen her yerde belediye hizmetlerinde gözle görülür gelişmeler yaşandı. Refah Partili belediyeler şehirleri adeta sil baştan imar etti.

Vatandaşın kafasına kazınan “belediye işlerini CHP’liler iyi bilir” anlayışı yıkıldı ve aynı kadroların 2002 yılında kurduğu AK Parti’ye vatandaş sahip çıktı…

Tabi AK Parti ile belediyelerin hizmetleri aynı hızıyla devam etti. Buna hizmetlere Erdoğan’ın Türkiye’yi ayağa kaldıran projeleri eklendi.

Sonuçta vatandaş Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti’yi hizmetlerinden dolayı bugüne kadar hep tek başına iktidar yaptı.

AK Parti de vatandaşın bu teveccühüne layık oldu ve Recep Tayyip Erdoğan liderliğiile Türkiye gerçekten dünyanın sayılı ülkeleri arasına girmeyi başardı…

Ancak, 2014 yerel seçimlerinden sonra belediyelere bir haller oldu. Özellikle genel seçimler öncesi ve sonrası ciddi bir “gevşeklik” görülmeye başlandı.

Belediye başkanları adeta hizmet eden değil, makam koltuklarında oturan, lüks makam araçlarıyla gezip tozan, vatandaştan kopuk yöneticiler oldu.

Şehrin eksikliklerini ve vatandaşın şikâyetlerini dinleyip çözüm arayacaklarına siyasi kavgalar ve çekişmelere daha fazla vakit ayırmaya başladılar…

Evet, bugün “sel suları” nedeniyle vatandaş mağdur olmuş ve belediye başkanı da bunu görmezden geliyorsa o belediyede yönetim adına ciddi bir “zafiyet” var demektir.

Veya Muhtarlar Derneği Başkanı çıkıp SASKİ’yi hizmet noktasında eleştirip “şunlar, şunlar yapılmalı” diye “ültimatom”veriyorsa orada belediyecilik bitmiştir.

Hele bir belediyede; “benim meclis üyem taş mı yiyecek” düşüncesiyle bazı meclis üyelerinin belediyeden “nemalanmasına” göz yumuluyorsa, orada “adalet” yoktur…

Elbette içlerinde istisnalar var ama bu örnekleri çoğaltmak mümkün! Zira hangi belediyeye el atsanız karşınıza benzer şikâyetler çıkıyor.

İşin kötüsü bu şikâyetlerden kimsede kendisine bir “pay” çıkartmıyor. Tam tersi bukonuları gündeme getirenler vetabii ki vatandaş cezalandırılmak isteniyor.

Korkarım böyle giderse, “AK Parti belediyeler ile kazandı,belediyeler yüzünden kaybedecek. OysaTürkiye’nin AK Parti’ye daha uzun yıllar ihtiyacı var…