Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu, 606. hafta basın açıklamasında, 16 Nisan Anayasa Referandumu sonuçları ile Mavi Marmara yolcuları hakkındaki hakaret ifadeleriyle başlayan tartışmaları değerlendirdi.
 
Platform adına Sakarya Dayanışma Derneği’nden Kadrican Mendi’nin okuduğu açıklamada, “Türkiye, 16 Nisan’da bir kez daha sandık başına gitti… Lakin tüm kamu imkânlarının, medya ve propaganda araçlarının sağladığı orantısız güce rağmen, teklif sahipleri, sandıktan istedikleri gibi bir sonuç alamadı.  Daha kötüsü, Yüksek Seçim Kurulu, hem kendi kanununu hem de anayasayı çiğneyen bir karara hükmederek, seçim sonuçlarını tartışmalı hale getirdi. Mühürsüz oyları da geçerli sayarak; bu konudaki apaçık hükümleri rafa kaldırdı ve anayasa değişikliğinin hukuki meşruiyetini tartışmaya açmış oldu… Oysaki tüm toplumun kaderine etki edecek nitelikteki değişikliklerin, daha geniş bir siyasal ve toplumsal uzlaşı ile gerçekleştirilmesi gereklidir. Bu husus önemlidir, çünkü yönetim modeliyle ilgili her iki vatandaştan birinin kabul etmediği bir teklif, huzursuzluk teşkil etmeye adaydır” denildi.

 
Açıklamanın devamında, “Şayet söz konusu olan, gerçekten milletin maslahatı, memleketin selameti ise; bu kritik eşikte, herkesin bir kez daha durup, iyice düşünmesi gerekmektedir.” diyen Mendi, sözlerine “Özellikle, çevre ülkelerdeki söz konusu kaotik ortam göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye’nin kendi iç barışını riske atacak en ufak bir siyasi hataya tahammülü olamaz… Merkezi ve yerel yönetimlerde, kamusal alanda, iktisadi alanda, kültürel alanda; Türkiye toplumunun siyasi ve kültürel farklılıklarını yansıtacak, kuşatacak ve bunları adalet zemininde buluşturarak, yönetimde ortaklaştıracak bir model geliştirilmediği sürece; yönetim krizi ne yazık ki aşılamayacaktır” ifadelerine yer verildi.
 
İktidar yanlısı bir gazetecinin Mavi Marmara yolcularına hakaret ifadeleriyle başlayan tartışmaya da değinen Mendi, “O çıkış, bir süredir devam eden makas değişikliğinin işaret taşlarından sadece biridir. Bu ülkede; Kudüs’ü, ne yazık ki İsrail’in başkentiymiş gibi gösteren bir anlaşmanın altına imza atılmadı mı? Tazminat anlaşması neticesinde, Türkiye’de, katiller hakkındaki açılan davalar düşürülmedi mi?  Hatta Suriye’ye Amerikan müdahalesi için destek mesajı açıkça verilmedi mi? Peki, tüm bu olup bitenlerin altında imzası olanlara ses çıkarmayanların, aksine kendi iradelerini teslim edenlerin; şu saatten sonra meydana çıkıp sesini yükseltmesinin ne tesiri olacaktır?” dedi.