Sosyal medyada paylaşılan bu görüntüleri “medyadetay.com” olarak bizlerde sitemizde yayınladık.

Görüntülerden anlaşılacağı üzere aralarında çocuklarında bulunduğu en az 10 kişiyi resmen Allah korumuş…

Görüntülerde büyük bir gürültüyle çöken çatının altında bulunan insanların “kıl payı” da olsa enkazın altında kalmaktankurtuldukları açıkça görülüyor.

Maazallah o insanlar ani bir refleksle kendilerini kenara atmasa büyük bir “facia” yaşanacak. Belki de ölenler olacak.

Neyse ki bu kadar büyük bir kaza kimsenin burnu bile kanamadan atlatıldı. Gerçekten “verilmiş sadakaları” varmış…

Anlayacağınız “güvenlik kameralarının” kaydettiği görüntülere bakacak olursak yaşanan olay öyle “görülmez kaza” cinsinden geçiştirilecek bir durum değildir.

Ancak gelin görün ki Uzun Çarşı’da yaşanan çatı çökmesinin üzerinden günler geçmesine rağmen doğru dürüst soruşturma falan yapıldığı da yoktur.

Ne Cumhuriyet Savcılığı’nın, ne Valiliğin, ne de Emniyetin bu konuda bir soruşturma başlattığını duymadık.

Sadece Sakarya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Ayhan Kardan, olayın olduğu gün “gerekli incelemenin yapıldığını” söyledi…

Oysa bu olay “adli bir vakadır.” Ortada koskoca Uzun Çarşı’nın çatı çökme hadisesi vardır ve insanlar ölümden dönmüştür.

Kaldı ki Uzun Çarşı’da bulunan bir bankanın çatıyı tutan iki direği kestiği “iddiaları” da orta yerde dolaşmaktadır.

Dolayısıyla bu iş öyle “gerekli incelemeler yapılıyor” diye geçiştirilmemeli, nedeni mutlaka araştırılmalıdır. Bunu yapacak olan makamlarda bellidir…

Hafızam beni yanıltmıyorsa, Uzun Çarşı’nın üstü 1992 yılında kapatılmıştı. Daha sonraki yıllarda da bir takım yenilikler ilave edilmişti.

Yine hafızam beni yanıltmıyorsa, Haziran 2012’de de esnaf çarşının modern bir görünümüne kazandırılmasını ve özellikle de çatının tamir edilmesini istemişti.

Ancak “cephe sağlıklaştırması ve kentsel tasarım projesi” adı altında yapılan çalışma 3 yıl Anıtlar Yüksek Kurulu’nda takılınca Uzun Çarşı’ya el sürülemedi.

Bütün bunlara birde bir bankanın çatıyı tutan iki demiri kestiği “iddiaları” da eklenince Uzun Çarşı çatısının yıkılması “bağıra, bağıra” geldi diyebiliriz…

Yukarıda da dediğim gibi kimsenin burnunun kanamaması “verilmiş sadakamız varmış” şeklinde yorumlansa da “güvenlik kamarası” görüntüleri ürkütücüdür.

Her şey bir yana, görüntülere yansıyan küçük bir çocuğun yaşadığı “travma” öyle kolay atlatılacak türden değildir. Bu bile soruşturma açılmasını gerektiren bir durumdur.

İnşallah bizim haberimiz yoktur da bu olayla ilgili bir soruşturma başlatılmıştır. Yoksa “illa birinin ölmesi mi gerekiyor?” sorusuna cevap vermek kolay değildir…